Başında e olan 4 harfli 142 kelime var. E harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde e harfi olan kelimeler listesine ya da sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında e bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EVRE
-
-
[isim]
Bir olayda birbiri ardınca görülen, bir işte birbiri ardınca beliren, gelişen değişik durumların her biri, aşama, safha, merhale
-
[isim]
Bir olayda birbiri ardınca görülen, bir işte birbiri ardınca beliren, gelişen değişik durumların her biri, aşama, safha, merhale
- EŞİT
-
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- "Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler." (Salâh Birsel)
-
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
- "Herkes ... kanun önünde eşittir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- EDER
-
-
[isim]
Fiyat, paha, değer
- "Bu kitabın ederi ne kadar?"
-
[isim]
Fiyat, paha, değer
- EĞİL
- ...
- ERME
-
-
[isim]
Ermek işi
-
[isim]
Ermek işi
- EĞİK
-
-
[sıfat]
Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev
-
Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan
-
Bükülmüş
- "Başı yine yere eğik, sol kolu yine kalçasındaydı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Dik veya paralel olmayan doğru
-
[sıfat]
Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev
- EREN
-
-
[isim]
Ermiş
- "Bu adam vaktinin en büyük erenlerindendi." (Ömer Seyfettin)
-
Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse
-
[isim]
Ermiş
- EMEN
-
-
[isim]
Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur
-
[isim]
Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur
- EMEK
-
-
[isim]
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
- "Ücret emeğin karşılığıdır." (Anayasa)
- "Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti." (Samiha Ayverdi)
-
Uzun ve yorucu, özenli çalışma
- "Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci
-
[isim]
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
- EROS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ruhsal çözümleme açısından cinsel eğilimler ve bundan doğan isteklerin tümü
-
[isim]
Ruhsal çözümleme açısından cinsel eğilimler ve bundan doğan isteklerin tümü
- ETLİ
-
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- "Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır." (Peyami Safa)
-
Eti çok olan
- "Etli koyun."
-
Dolgun, kalın
- "... aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yenecek kısmı çok olan (meyve)
- "Etli, lezzetli bir zeytin."
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- EMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- "Validen sert bir emir aldım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi." (Haldun Taner)
-
İstek
- "İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bu daireyi büro olarak onun emrine verdiler."
-
Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- EBRU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs
-
[isim]
Kâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs
- ELÇİ
-
-
[isim]
Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir
-
Bir uzlaşma sağlamak veya iş bitirmek için birinin yanına gönderilen kimse
-
Peygamber
-
[isim]
Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir
- EVCİ
-
-
Tatil günlerini evinde geçiren yatılı öğrenci, er vb
-
Tatil günlerini evinde geçiren yatılı öğrenci, er vb
- EPİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Destansı
-
[sıfat]
Destansı
- EKOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- "Bizim ekolü biraz tetkik etmiş olsaydınız, daha rahat anlaşırdık." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- EVLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Daha iyi, yeğ
- "Bir şeyi bilmek, onun cahili olmaktan evladır, diyen bir hadis vardır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Daha iyi, yeğ
- EZME
-
-
[isim]
Ezmek işi
-
Sebze veya yemiş ezilerek yapılan yiyecek
- "Sıkınca içinden vıcık vıcık balık ezmeleri, kaz ciğerleri çıkan tüpler..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi
-
[isim]
Ezmek işi
- EPER
-
-
[isim]
Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü
-
[isim]
Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü