Başında bel olan 8 harfli 30 kelime var. Bel ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bel olan kelimeler listesine ya da sonu bel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bel bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BEL, LEB
2 Harfli Kelimeler
BE, EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELLETEN
-
-
[isim]
Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi
-
[isim]
Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi
- BELLİSİZ
-
-
[sıfat]
Belli olmayan, bilinemeyen
- "Ne kumaştan olduğu bellisiz murdar birer entari..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Belli olmayan, bilinemeyen
- BELGESEL
-
-
[sıfat]
Belge niteliği taşıyan, dokümanter
- "Televizyon spikeri bu belgesel yayın boyunca hayli vaaz verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı
-
[sıfat]
Belge niteliği taşıyan, dokümanter
- BELGİSİZ
-
-
[sıfat]
Belirsiz
-
[sıfat]
Belirsiz
- BELERTME
-
-
[isim]
Belertmek işi
-
[isim]
Belertmek işi
- BELİRTME
-
-
[isim]
Belirli kılma, görüş bildirme, tasrih
- "Gördüğüm aksaklıklar varsa belirtmemi istediler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Belirli kılma, görüş bildirme, tasrih
- BELİRTİK
-
-
[sıfat]
Açık, belli, sarih
-
[sıfat]
Açık, belli, sarih
- BELLENME
-
-
[isim]
Bellenmek (I) işi
-
[isim]
Bellenmek (I) işi
- BELİRTİŞ
-
-
[isim]
Belirtme durumu veya biçimi
-
[isim]
Belirtme durumu veya biçimi
- BELLEMEK
-
-
[nsz]
Öğrenip akılda tutmak
- "Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız." (Haldun Taner)
-
Sanmak
- "Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Öğrenip akılda tutmak
- BELLEKLİ
-
-
[sıfat]
Belleği olan
-
[sıfat]
Belleği olan
- BELİRMEK
-
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
- "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
-
İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
- "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- BELEŞLİK
- ...
- BELLEYİŞ
-
-
[isim]
Belleme işi veya biçimi
-
[isim]
Belleme işi veya biçimi
- BELİRSİZ
-
-
[sıfat]
Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen
- "Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem
- "Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." (Peyami Safa)
-
Bilinmeyen, meçhul
- "Ne olduğu belirsiz."
-
[sıfat]
Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen
- BELEŞTEN
-
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- "Para olduğu vakit karşıki İsmail'in kahvesine gidersin, olmadığı vakit buraya gelir, kahveyi hep beleşten içersin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- BELLİLİK
-
-
[isim]
Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet
-
[isim]
Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet
- BELGELİK
-
-
[isim]
Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv
- "Belgelik müdürü."
-
[sıfat]
Belge almayı hak eden
-
[isim]
Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv
- BELİRGİN
-
-
[sıfat]
Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih
- "Hüzünlü bakışlarının daha belirgin hâle getirdiği iri, siyah, ceylan gözleriyle ... alımlı da sayılabilirdi." (Erhan Bener)
-
[sıfat]
Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih
- BELERMEK
-
-
[nsz]
Göz, akı iyice belirecek biçimde açılmak
- "Gözleri belerdi."
-
[nsz]
Göz, akı iyice belirecek biçimde açılmak