Başında a olan 3 harfli 59 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALA
-
-
[sıfat]
Karışık renkli, çok renkli, alaca
- "Ala kilim eskimiş."
-
[isim]
Alabalık
-
Açık kestane renginde olan, ela (göz)
-
[isim]
Kekliğin boynundaki siyah halka
-
[sıfat]
Karışık renkli, çok renkli, alaca
- ANI
-
-
[isim]
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra
- "Üstadın bu anıyı anarken gözlerindeki mutluluk pırıltısına gıpta etmiştim." (Haldun Taner)
-
Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra
- "Halit Ziya Uşaklıgil'in anılarını topladığı 'Kırk Yıl'ın son ciltleri şiire başladığım yıllarda çıkıyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra
- AHU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ceylan
-
[sıfat]
Güzel, ince, zarif (kadın)
-
[isim]
Ceylan
- AKA
-
-
[isim]
Ağabey
-
[isim]
Ağabey
- AHİ
-
-
[sıfat]
Cömert
-
[sıfat]
Cömert
- ASK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Asklı mantarlara özgü üreme organı
-
[isim]
Asklı mantarlara özgü üreme organı
- AST
-
-
[isim]
Alt
-
Birinin buyruğu altında olan görevli, madun
-
Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
-
Rütbe veya kıdemce küçük olan asker
-
[isim]
Alt
- ATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelecek
- "Ne harabiyim ne harabatiyim / Kökü mazide olan atiyim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Gelecek
- ASİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başkaldıran, isyan eden
-
Hayırsız, dikbaşlı
- "Asi evlat."
-
[sıfat]
Başkaldıran, isyan eden
- AĞA
-
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
- "Bu köyün ağası ben miyim, o mu..." (Tarık Buğra)
-
Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
- "Mehmet ağa. Hüseyin ağa."
-
Büyük kardeş, ağabey
- "Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm." (Etem İzzet Benice)
-
Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san
-
[sıfat]
Cömert, eli açık
-
Koca
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san
- "Yeniçeri ağası. Çarşı ağası."
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
- ACE
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
-
[isim]
Teniste rakibin karşılayamadığı, doğrudan doğruya sayı getiren servis
- AYN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göz
-
[isim]
Göz
- AGU
-
-
[ünlem]
Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses
-
[ünlem]
Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıkları ses
- AYI
-
-
[isim]
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan (Ursus arctos)
-
[ünlem]
Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan (Ursus arctos)
- ALT
-
-
[isim]
Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı
- "Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." (Zeki Ömer Defne)
- "İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik?" (Ahmet Cemal)
- "Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye korktum." (Burhan Felek)
- "Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?" (Orhan Kemal)
-
Bir nesnenin tabanı
- "Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler."
-
Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
- "Altına sandalye çekmek."
-
Bir şeyin yere yakın bölümü
-
Yanan ocağın alevi
- "Fokurdamaya başlayan çaydanlığın altını kapadı." (Haldun Taner)
-
Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
-
Sınıflamalarda ikinci derecede olan
- "Alt sınıf. Alt cins. Alt takım."
-
[sıfat]
Birkaç şeyden aşağıda olan
- "Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı
- AŞK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi
- "Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi." (Yunus Emre)
- "Meltemler tanrısı aşka gelip bu yeni varlığı yelpazelemeye koyuldu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi
- ADİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan
- "Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Aşağılık, bayağı, alçak
- "Bunlar çok adi ve fena insanlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan
- AİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili
- "Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı." (Kemal Tahir)
-
[sıfat]
İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili
- ALP
-
-
[sıfat]
Yiğit, kahraman
-
[sıfat]
Yiğit, kahraman
- AHA
-
-
[edat]
İşte
- "Bizim köy aha şuracıkta!"
-
[edat]
İşte