Sonunda um olan 5 harfli 43 kelime var. UM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde um olan kelimeler listesine ya da başında um olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DORUM

  1. [isim] Deve yavrusu

OLÇUM

  1. [isim] Hekimlik taslayan kimse
  2. Kendini becerikli, usta gösteren kimse
  3. Eli işe yatkın, becerikli kimse

ÇORUM
...
MASUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Suçsuz, günahsız
    • "Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Temiz, saf
    • "Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar..." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Küçük çocuk
    • "Dört tane masumu var."

TOHUM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane
  2. Soy sop, döl, nesil, sülale
    • "Tohumu kurudu."
    • "Şimdi saçlarının tepeden döküldüğüne bakarak üzülüyor, arada bir, tohuma kaçıyoruz artık diye hayıflandığı da oluyordu." (Haldun Taner)
  3. Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan şey
    • "Ruhuna ve hafızasına serpilen bu tohumlar onda zamanla çiçeklerini açar ve meyvelerini verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Spermatozoit

RÜSUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vergiler

DOYUM

  1. [isim] Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
    • "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
  2. Bazı istekleri giderme, tatmin

SOKUM

  1. [isim] Lokma
  2. Yufka ekmeğinden yapılan dürüm

BOĞUM

  1. [isim] Boğulmuş, sıkılmış yer
    • "Sağ elinin şehadet parmağının ilk boğumuyla tetiği çekti." (Ömer Seyfettin)
  2. Parmak, kamış, saz vb. bitkilerin şişkince bölümü
  3. İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer
    • "Lenf boğumları. Sinir boğumları."

YUDUM

  1. [isim] Bir içişte yutulacak miktar
    • "Dudaklarımda bir yudum suyun hasreti." (Yusuf Ziya Ortaç)

OYLUM

  1. [sıfat] İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
  2. [isim] Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı
  3. [isim] Hacim

MALUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bilinen, belli
    • "Ona da malum oldu haber / Koşup geldi odama." (Behçet Necatigil)
    • "Bana gücenmeyiniz hanımefendi, malum ya, elçiye zeval yoktur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Herkesçe bilinen ancak dile getirilmeyen
    • "Malum kişi. Malum çevre."
  3. [isim] Bilinen konu, iş vb
  4. [zarf] Bilindiği üzere, bilindiği gibi, kuşkusuz
  5. [isim] Etken
  6. Bilinen

YUTUM

  1. [isim] Yutma işi

DURUM

  1. [isim] Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
    • "Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Duruş biçimi, konum
  3. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri
  4. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl
    • "Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu."

KUYUM

  1. [isim] Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
    • "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)

KUZUM

  1. okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)

TULUM

  1. [isim] Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
  2. Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda
    • "Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin." (Osman Cemal Kaygılı)
  3. Tüp
  4. Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi
    • "Zayıf vücuduna tulum bol geliyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. [sıfat] Şişman, tombul
    • "Bir şeyim yok doktor, bu yaşta annem gibi tulum olacak değilim ya!" (Halide Edip Adıvar)

LÜZUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerek, gereklik, gereklilik, icap
    • "Sizden saklamaya lüzum yok, dedi." (Refik Halit Karay)
    • "Bütün bunlardan bahsetmeye lüzum görmedim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DUYUM

  1. [isim] Duyu
  2. Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber, istihbarat
    • "Bu haberi duyumlarınıza dayanarak mı söylüyorsunuz?"
  3. Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim, ihsas

SOYUM
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü