Başında so olan 6 harfli 50 kelime var. So ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde so olan kelimeler listesine ya da sonu so ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında so bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SOVYET
- ...
- SOBALI
- ...
- SOSLUK
-
-
[isim]
Sos konulmak için kullanılan kap
-
[isim]
Sos konulmak için kullanılan kap
- SOYADI
-
-
[isim]
Herkesin ailece anılmasına yarayan öz adından sonraki adı, aile adı
- "Babası evvela soyadını Öz-Cengiz diye kaydettirmişti." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Herkesin ailece anılmasına yarayan öz adından sonraki adı, aile adı
- SOYSAL
-
-
[sıfat]
Soyla ilgili
-
[sıfat]
Soyla ilgili
- SOKMAK
-
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
-
[-e]
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
- "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
-
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek
- "Otların arasında bacaklarını yılan sokar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-e]
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
- "Ülkeye kaçak eşya sokmak."
-
Belli etmeden kötü bir malı vermek
- "Satıcı, elmaların çürüklerini sokmuş."
-
[-e]
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
- "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu." (Refik Halit Karay)
-
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
-
[-i]
İçine veya arasına girmesini sağlamak
- SOFALI
- ...
- SOMALİ
- ...
- SONERİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çağırma zili
- "Soneriye bastı. Yarım dakika bekledi. Gelen olmadı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Çağırma zili
- SORMUK
-
-
[isim]
Çocuk emziği
-
Tülbent içine lokum, şeker konularak küçük çocuklara verilen emzik biçiminde nesne
-
[isim]
Çocuk emziği
- SONSUZ
-
-
[sıfat]
Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî
- "Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak." (Mahmut Yesari)
-
Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan
- "Sonsuz gök."
-
Çok
- "İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Sonu ve sınırı olmayan şey
-
Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik)
-
[sıfat]
Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî
- SORUMA
-
-
[isim]
Sorumak işi
-
[isim]
Sorumak işi
- SOFİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
-
[sıfat]
Safsatacı, yanıltıcı
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
- SODYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0.971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na)
-
[isim]
Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0.971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na)
- SOBACI
-
-
[isim]
Soba yapan, satan, onaran veya kuran kimse
-
[isim]
Soba yapan, satan, onaran veya kuran kimse
- SOSYAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Toplumla ilgili, toplumsal, içtimai
- "Siz de vaktine, saatine göre ya etraftaki manzaraya ya birtakım sosyal metafizik düşüncelere yahut da sadece kendi şahsi kaygılarınıza dalıp gitmişsinizdir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Toplumla ilgili, toplumsal, içtimai
- SOYMUK
-
-
[isim]
Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka
-
Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara, yalamuk
-
[isim]
Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka
- SOKULU
-
-
[sıfat]
Sokulmuş olan
- "... tokmağın altındaki kilitte bir sarı pirinç anahtar sokulu idi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Sokulmuş olarak
-
[sıfat]
Sokulmuş olan
- SOLGUN
-
-
[sıfat]
Rengini, tazeliğini, canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
- "Öyle solgun, öyle zayıftı ki bir yolcudan ziyade bir hastaya benziyordu." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[sıfat]
Rengini, tazeliğini, canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
- SOMAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kızıl veya yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer
-
[sıfat]
Bu mermerden yapılmış
- "Az sonra kraliçenin yeşil somaki banyosunda idim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kızıl veya yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer