Başında o olan 4 harfli 73 kelime var. O harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde o harfi olan kelimeler listesine ya da sonu o harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında o bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OBUR
-
-
[sıfat]
Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
- "Kendi derecesinde olmamakla beraber o da hatırı sayılan oburlardan." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
- OBÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top
-
[isim]
Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top
- ONCA
-
-
[sıfat]
O kadar, o denli
- "Koca Yusuf onca atın içinden üç at seçememişti." (Yahya Kemal)
-
[zarf]
Ona göre, onun düşüncesine göre
- "Onca yapılacak şey bir gelin entarisi, iki sofra da yemek..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
O kadar, o denli
- OPAK
- ...
- OJİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltların temelini oluşturan piroksen cinsinden mineral madde
-
[isim]
Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltların temelini oluşturan piroksen cinsinden mineral madde
- ORDU
-
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
- "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
-
Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
-
Çok sayıda insan, kalabalık
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- OBUA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orkestrada yer alan çift kamışlı, tahtadan yapılmış üflemeli çalgı
-
[isim]
Orkestrada yer alan çift kamışlı, tahtadan yapılmış üflemeli çalgı
- OZAN
-
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Şiir yazan kimse, şair
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- OĞUL
-
-
[isim]
Erkek evlat
- "Ertesi günü kardeşimin büyük oğlu geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Hinoğluhin."
-
Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu
- "Oğul arısı."
-
[ünlem]
Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü
- "Bu su onu da devirir oğul!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Erkek evlat
- OMUZ
-
-
[isim]
Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm
- "Başı omuzları içine çökmüş gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: -Pekâlâ, dedi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm
- OLTA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
- "Sersem balık gibi bu oltaya düşeceklerdi." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, çoğunlukla at kuyruğu kılından olan veya naylon tellerden yapılmış iplik
- "Oltanın ucuna bir şeyler takılmış olmalıydı." (Tarık Buğra)
-
Hile, düzen, oyun, yem
- "Ankara'nın sorumluları bu oltanın yabancısı değillerdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
- OTAĞ
-
-
[isim]
Büyük ve süslü çadır, çerge
-
[isim]
Büyük ve süslü çadır, çerge
- ONUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
- "Piyesini sahneye koymaktan büyük onur duyduğunu söyledi." (Cahit Uçuk)
- "Birdenbire kadına karşı soğuk, çekingen davranmayı da onuruma yediremiyorum." (Refik Halit Karay)
-
Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar
- "Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez." (Tarık Buğra)
-
[isim]
İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
- ORSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip
-
Geminin rüzgâr alan yanı, rüzgâr üstü, boca veya rüzgâr altı karşıtı
-
Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi
- "Orsa! diye bağırmasıyla dümeni basması bir oldu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip
- ONMA
-
-
[isim]
Onmak işi veya durumu
-
[isim]
Onmak işi veya durumu
- OĞAN
- ...
- OKUR
-
-
[isim]
Okuyan kimse, okuyucu, kari
- "Bu iki yazar çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Okuyan kimse, okuyucu, kari
- OKKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
1,282 kg veya 400 dirhemlik ağırlık ölçüsü birimi, kıyye
- "Beş okka şekeri tam on gün idare ettik." (Aka Gündüz)
- "Eğer gözünü açmaz, bu kör dövüşüne bir nihayet vermezsen muhakkak okkanın altına gidersin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
1,282 kg veya 400 dirhemlik ağırlık ölçüsü birimi, kıyye
- OTLU
-
-
[sıfat]
Otu olan
- "Ona çok güzel, sulak, otlu bir ova buldum." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Otu olan
- ONAR
-
-
[sıfat]
On sayının üleştirme sayı sıfatı, her birine on, her defasında onu bir arada
-
[sıfat]
On sayının üleştirme sayı sıfatı, her birine on, her defasında onu bir arada