Başında o olan 4 harfli 73 kelime var. O harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde o harfi olan kelimeler listesine ya da sonu o harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında o bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

OBUR

  1. [sıfat] Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
    • "Kendi derecesinde olmamakla beraber o da hatırı sayılan oburlardan." (Reşat Nuri Güntekin)

OBÜS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top

ONCA

  1. [sıfat] O kadar, o denli
    • "Koca Yusuf onca atın içinden üç at seçememişti." (Yahya Kemal)
  2. [zarf] Ona göre, onun düşüncesine göre
    • "Onca yapılacak şey bir gelin entarisi, iki sofra da yemek..." (Memduh Şevket Esendal)

OPAK
...
OJİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltların temelini oluşturan piroksen cinsinden mineral madde

ORDU

  1. [isim] Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
    • "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
    • "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
  4. Çok sayıda insan, kalabalık

OBUA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Orkestrada yer alan çift kamışlı, tahtadan yapılmış üflemeli çalgı

OZAN

  1. [isim] Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
    • "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Şiir yazan kimse, şair

OĞUL

  1. [isim] Erkek evlat
    • "Ertesi günü kardeşimin büyük oğlu geldi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
    • "Hinoğluhin."
  3. Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu
    • "Oğul arısı."
  4. [ünlem] Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü
    • "Bu su onu da devirir oğul!" (Sait Faik Abasıyanık)

OMUZ

  1. [isim] Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm
    • "Başı omuzları içine çökmüş gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: -Pekâlâ, dedi." (Falih Rıfkı Atay)

OLTA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
    • "Sersem balık gibi bu oltaya düşeceklerdi." (Halit Fahri Ozansoy)
  2. Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, çoğunlukla at kuyruğu kılından olan veya naylon tellerden yapılmış iplik
    • "Oltanın ucuna bir şeyler takılmış olmalıydı." (Tarık Buğra)
  3. Hile, düzen, oyun, yem
    • "Ankara'nın sorumluları bu oltanın yabancısı değillerdi." (Tarık Buğra)

OTAĞ

  1. [isim] Büyük ve süslü çadır, çerge

ONUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
    • "Piyesini sahneye koymaktan büyük onur duyduğunu söyledi." (Cahit Uçuk)
    • "Birdenbire kadına karşı soğuk, çekingen davranmayı da onuruma yediremiyorum." (Refik Halit Karay)
  2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar
    • "Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez." (Tarık Buğra)

ORSA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip
  2. Geminin rüzgâr alan yanı, rüzgâr üstü, boca veya rüzgâr altı karşıtı
  3. Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi
    • "Orsa! diye bağırmasıyla dümeni basması bir oldu." (Halikarnas Balıkçısı)

ONMA

  1. [isim] Onmak işi veya durumu

OĞAN
...
OKUR

  1. [isim] Okuyan kimse, okuyucu, kari
    • "Bu iki yazar çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir." (Salâh Birsel)

OKKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] 1,282 kg veya 400 dirhemlik ağırlık ölçüsü birimi, kıyye
    • "Beş okka şekeri tam on gün idare ettik." (Aka Gündüz)
    • "Eğer gözünü açmaz, bu kör dövüşüne bir nihayet vermezsen muhakkak okkanın altına gidersin." (Reşat Nuri Güntekin)

OTLU

  1. [sıfat] Otu olan
    • "Ona çok güzel, sulak, otlu bir ova buldum." (Yahya Kemal)

ONAR

  1. [sıfat] On sayının üleştirme sayı sıfatı, her birine on, her defasında onu bir arada

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü