İçinde ki olan 4 harfli 38 kelime var. İçerisinde Kİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ki olan kelimeler listesine ya da Sonu ki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

EKİP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Takım
    • "Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız." (Çetin Altan)
  2. İşçilerin oluşturduğu takım
    • "Bir kısmı da hususi temizleme ekipleri marifetiyle imha edilir." (Haldun Taner)

HAKİ
...
KİLS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kireç taşı

ÇEKİ

  1. [isim] Tartı
  2. 225,978 kg olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan ağırlık ölçü birimi
  3. Üzüntü, sıkıntı
  4. Kadınların başlarına bağladıkları örtü

KİLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek

EKİM

  1. [isim] Ekme işi
    • "... ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." (Ömer Seyfettin)
  2. Yılın otuz bir gün süren, onuncu ayı, teşrinievvel

UFKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yatay
    • "Hep ufki vaziyette durabilmek için elleriyle birtakım hareketler icat etmeye başladı." (Haldun Taner)

KİLO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kilogram
    • "İki kilo şeker."
  2. Halter sporunda barın iki ucuna yerleştirilen ve ağırlığı oluşturan parça

SEKİ

  1. [isim] Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
  2. Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
  3. Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
  4. Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras

ESKİ

  1. [sıfat] Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı
    • "Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" (Nurullah ataç)
    • "O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı." (Tarık Buğra)
    • "Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı." (Kemal Tahir)
    • "Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." (Necati Cumalı)
  2. Önceki, sabık
    • "Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş." (Haldun Taner)
  3. Geçerli olmayan
    • "Bugün mekteplerimiz artık o eski mektepler değildir." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
  5. Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
    • "Eski öğretmen."
  6. [isim] Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
    • "Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  7. [isim] Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz
    • "Mebus eskisi. Müdür eskisi."

ETKİ

  1. [isim] Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir
    • "Bu etki, genç kuşak konservatuvar mezunlarında yerini daha doğal bir Türkçeye bırakıyor." (Haldun Taner)
  2. Bir etken veya bir sebebin sonucu
    • "Tokadın etkisi kötü oldu."
  3. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim
    • "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." (Tarık Buğra)

KİEV
...
KİĞI
...
AKİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kısır, verimsiz, döl veremeyen
  2. Sonuçsuz, başarısız

EKİT
...
ŞAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Haydut, eşkıya

BAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sürekli
    • "Dünyada zaten ne bakiydi?" (Ömer Seyfettin)
    • "Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş." (Baki)
  2. Bir şeyden artan (miktar)
  3. Öteki
    • "Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı." (Orhan Seyfi Orhon)

IRKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Irkla ilgili, ırksal

AKİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı
    • "İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi
    • "Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin / Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki
  4. Evirtim
  5. Evirme

KİŞİ

  1. [isim] İnsan, kimse, şahıs
    • "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
    • "Ben (tekil kişi), sen (tekil kişi), o (tekil kişi); biz (çoğul kişi.) siz (çoğul kişi), onlar (çoğul kişi)."
  3. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse
  4. Eş, koca
  5. Erkek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü