İçinde ale olan 6 harfli 37 kelime var. İçerisinde ALE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ale olan kelimeler listesine ya da Sonu ale ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ELA
2 Harfli Kelimeler
AL, EL, LA, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALEMCİ
-
-
[isim]
Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan veya takan kimse
-
[isim]
Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan veya takan kimse
- ALERJİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birtakım yiyecek, ilaç, toz, koku vb.ne hastalık derecesinde gösterilen aşırı tepki
- "Bazı bünyelerin kafeine karşı alerjisi vardır."
-
Bir kimseye veya bir şeye karşı olumsuz yönde duyulan aşırı duyarlılık
- "Büyük kalabalığın matematiğe karşı bir alerjisi vardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Birtakım yiyecek, ilaç, toz, koku vb.ne hastalık derecesinde gösterilen aşırı tepki
- DEALER
- ...
- ALEVLİ
-
-
[sıfat]
Alevi olan, alevlenmiş
-
Şiddetli, hararetli
-
[sıfat]
Alevi olan, alevlenmiş
- ŞELALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük çağlayan, çavlan
-
[isim]
Büyük çağlayan, çavlan
- AŞKALE
- ...
- HALEBİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kumaş ölçmekte kullanılan, uzunluğu 50-70 cm arasında olan bir ölçü birimi
-
[isim]
Genellikle kumaş ölçmekte kullanılan, uzunluğu 50-70 cm arasında olan bir ölçü birimi
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- BALENA
- ...
- KALECİ
-
-
[isim]
Bazı top oyunlarda kalenin önünde durarak topun kaleye girmesini önlemekle görevli oyuncu
- "Sonra topu en yükseğe kaleciler vurur, çıkarırlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bazı top oyunlarda kalenin önünde durarak topun kaleye girmesini önlemekle görevli oyuncu
- GALEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yengi
- "Böyle giderse tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu." (Peyami Safa)
- "Kocanın münasebeti her türlü cazibesini kaybettiği gün rakibine galebe çaldığına emin olabilirsin." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Üstünlük, çokluk
- "Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi şerrin hayra galebesi demekti." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Kadıncağızın gönlü gence kayıyordu. Fakat neticede akıl ve mantık tarafı galebe çaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yengi
- MEŞALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
- "Jandarmalar petrolle külü karıştırarak meşale yapıyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir düşüncenin öncüsü
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
- RİSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- "Son derece kötü kâğıda basılmış bir risale idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- HALELİ
-
-
[sıfat]
Halesi olan
-
[sıfat]
Halesi olan
- ALENEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça
- "Ramazan günü alenen meyveli gazoz içmeye arlanmıyor musun?" (Haldun Taner)
-
[zarf]
Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça
- TALEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğrenci
-
[isim]
Öğrenci
- VUALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Örtü
- "Bu ince siyahlı kadın yüzünü tüller, vualetler gerisine saklamıştır." (Selim İleri)
-
[isim]
Örtü
- MEALEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Anlam olarak, anlamca
-
[zarf]
Anlam olarak, anlamca
- ATALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tembellik
- "Sabah ataletiyle gezinerek kirli karyolasından sıyrıldı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İşsizlik, işsiz kalma, işlemezlik
-
Süredurum
-
[isim]
Tembellik
- ALESTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[sıfat]
Harekete hazır, tetikte
- "Meğerse sokak kapısının önünde her şey hazır, her şey alesta imiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Artık koridorda ufak bir gürültü olsa Leman Hoca'nın ikazı ile evvelden işaretlediğimiz La pipe Turque sayfasını açıp alesta bekliyorduk." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Harekete hazır, tetikte