İçinde aa olan 6 harfli 26 kelime var. İçerisinde AA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aa olan kelimeler listesine ya da Sonu aa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KANAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
    • "Halk, gördüklerine kanaat ederek ve oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kanma, inanma
    • "Sınıfını geçeceğine kanaatim yok."
  3. Kanış, kanı, inanç, düşünce
    • "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz." (Etem İzzet Benice)

BERAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aklanma
    • "Bu kararın okunuşu üzerine beraat edenler serbest bırakılmışlardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)

MAAİLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Ailece, ev halkıyla birlikte
    • "Bir perşembe akşamı maaile atölyeye davet olunduk." (Haldun Taner)

CEMAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir imama uyup namaz kılan kişiler
  2. İnsan kalabalığı, topluluk
    • "Sonra, dağılmayan, etrafını saran cemaate dönüyor." (Tarık Buğra)
  3. Bir dinden veya bir soydan olanların topluluğu
    • "Önde Rum patriği, arkada bütün cemaatlerin patrikleri, hepsi sırma esvaplı ve altın taçlı, sopalarını taşa vurarak mezarın etrafını tavaf ettiler." (Falih Rıfkı Atay)

MAARİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilgi ve kültür
  2. Öğretim ve eğitim sistemi
    • "En büyük emelim, maarif vekili olarak yurdumun irfanını yükseltmektir." (Atatürk)

ZANAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat
    • "Âşık Mehmet yalnız bir zanaat sahibi değil, bir sanatkârdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. El ustalığı isteyen işler

ŞEFAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık

SAATÇİ

  1. [isim] Saat yapan, onaran veya satan kimse

LAAKAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] En azından, hiç olmazsa
    • "Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir." (Reşat Nuri Güntekin)

SAADET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mutluluk, ongunluk, mut, kut
    • "... gecenin içinde onun parıldayan ela gözlerini görmek öyle bir saadetti ki..." (Reşat Nuri Güntekin)

KIRAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Okuma
    • "Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
    • "Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur." (Yahya Kemal Beyatlı)

ŞENAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İğrençlik, kötülük, alçaklık
    • "Bir müsteşarı elinde bulundurmak için her türlü şenaate katlanabileceğine inanmıyordu." (Peyami Safa)

TABAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Basımcılık

İFŞAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gizli bir şeyi ortaya çıkarmak için yapılan açıklamalar
    • "İkimiz de hayatlarımız hakkında ifşaatta bulunmadık." (Refik Halit Karay)

İCRAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapılan işler, çalışmalar, uygulamalar
    • "Edebiyat konusunda hükûmet daima bizim fikrimizi alır, ondan sonra icraata geçer." (Haldun Taner)

MUKAAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İçbükey

SAATLİ

  1. [sıfat] Saati olan, saati bulunan
    • "Sınıfın bir tek saatlisi olduğu için onu her derste birkaç defa çıkarıyor." (Sait Faik Abasıyanık)

MATBAA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Basımevi

İNŞAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapı, yapı işleri
    • "Arsalar satıldıktan sonra inşaat başladı." (Haldun Taner)
  2. Yapma işi, yapım
    • "Gemi inşaatı."

DEFAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kereler, kezler

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü