Başında ge olan 6 harfli 50 kelime var. Ge ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ge olan kelimeler listesine ya da sonu ge ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ge bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GELGEÇ

  1. [sıfat] Geçici
    • "Bugün varsa yarın yok... Gelgeç bir misafir." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Hercai

GELENİ

  1. [isim] Tarla faresi, büyük fare

GENSEL
...
GERGER
...
GEÇMİŞ

  1. [sıfat] Geçme işini yapmış
    • "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Zaman bakımından geride kalmış
    • "Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Çürümeye yüz tutmuş
  4. [isim] Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi
    • "Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." (Necati Cumalı)
  5. [isim] Arkada kalan hayat, mazi
    • "Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
  6. [isim] Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları
    • "Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?" (Memduh Şevket Esendal)

GEĞREK

  1. [isim] Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri
    • "Kendi aralarında, bir hiç yüzünden, kıkır da kıkır gülerler. Gülmekten de geğrekleri ağrır." (Salâh Birsel)

GEVŞEK

  1. [sıfat] Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan
    • "Bizim dost, gevşek kravatıyla, çözük yakasını şöyle bir okşadı." (Çetin Altan)
  2. Cansız, hareketsiz, iradesiz
  3. [zarf] İlgisiz, kayıtsız bir biçimde
    • "Bu konuda gevşek davranırsanız periler diyarına akla gelmeyecek sevimsiz bir yoldan gitmek de var." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

GEÇKİN

  1. [sıfat] İhtiyarlamaya yüz tutmuş, yaşlanmış
    • "Cemile geçkin, kısa boylu, tombul, konuşkan bir kızdır." (Necati Cumalı)
  2. Geçmiş
    • "Sanki otuzunu geçkin kadın o değil!" (Mahmut Yesari)
  3. Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış (bitki)
    • "Geçkin bir karpuz."

GENZEL

  1. [sıfat] Genizsil

GEZİCİ

  1. [sıfat] Gezgin
    • "Gezici esnaf."
  2. Halka yardım amacıyla hizmet götüren

GETİRİ

  1. [isim] Faiz
    • "Yıllık getiri."
  2. Kazanç
  3. Yarar
    • "Bu çalışmanın bana getirisi çok oldu."

GENLİK

  1. [isim] Genişlik
  2. Dalga genliği
  3. Bolluk, refah

GEZMEN

  1. [sıfat] Gezgin
    • "Doğrusu tarihçiler, ... özellikle de İstanbul'a gelen gezmenler, Uludağ'ın İstanbul'dan kolayca görüldüğüne inanmışlardır." (Salâh Birsel)

GERDEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gelin ve damadın düğün gecesi baş başa kalmaları ve ilk kez birlikte olmaları
  2. Zifaf
    • "İki yüz yaşına bastıktan sonra mı gerdek sefası süreceğiz acaba?" (Falih Rıfkı Atay)

GEZGİN

  1. Gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse), gezici, gezmen, seyyah

GELEME

  1. [isim] İki yıl sürülmeyen, boş tarla

GELMEK

  1. [-den] Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak
    • "Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
    • "Sen gel de bu işe kızma. Gelsin de bu işin içinden çıksın bakalım."
    • "Oh, artık sabahın bu vaktinde güneş henüz doğarken bu serin harman yerinde, gel keyfim gel." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Gel zaman git zaman, bir gün Güven Parkı'nda otururken..."
  2. Geriye dönmek
    • "... adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim." (Necati Cumalı)
  3. Oturmaya, ziyarete gitmek
    • "Dün akşam amcamlar bize geldi."
    • "Kızcağız bilir ki bu sözler kızgınlık sözleridir, gelir geçer." (Memduh Şevket Esendal)
  4. İsabet etmek
    • "Kurşun ayağına geldi."
  5. Varmak, ulaşmak
    • "Derslerin artık sonuna geldik. Telgraf geldi."
  6. Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek
    • "Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir."
  7. Ortaya çıkmak, doğmak
  8. Belli bir süre dolmak
    • "Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu." (Necati Cumalı)
  9. Belli bir zamana ulaşmak
  10. Kadar olmak
    • "Boyu ancak omzuna geliyor."
  11. Çıkmak, yönelmek
    • "Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez."
  12. İzlemek, takip etmek
    • "Çocuklar arkadan geliyordu."
  13. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak
    • "Kahve Brezilya'dan geliyor."
  14. Katılmak, eklenmek
    • "Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir."
  15. Türemek
  16. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek
    • "Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim."
  17. Sonuç çıkmak
    • "Bu davranışlardan ne gelir bilinmez."
  18. Dayanmak, tahammül etmek
    • "Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor."
  19. Kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak
    • "Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin." (Refik Halit Karay)
  20. [-e] Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek
    • "Dediğime geldiniz mi?"
  21. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek
    • "Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi."
  22. Kazanılmak, sağlanılmak
    • "Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir."
  23. Uymak
    • "Bu ayakkabı sana küçük gelir."
  24. Olmak, -e uğramak
    • "Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi."
  25. Akmak
    • "Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor."
  26. Düşmek, rast gelmek
    • "Buraya ışık gelmiyor."
  27. Görünmek, sanılmak
    • "Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi." (Haldun Taner)
  28. [-e] Uygun düşmek
    • "Caddelerde oturmaya gelmez." (Ömer Seyfettin)
  29. [-e] Başlamak, ortaya çıkmak
  30. Mal olmak
    • "Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi."
  31. Biriyle birlikte gitmek
    • "Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?"
  32. Başlamak, ulaşmak
    • "Saati gelince söylerim. Öyle bir zaman gelecek ki..."
  33. İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil
    • "Uykusu gelmek."
  34. [yardımcı fiil] Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
    • "Alışageldiğimiz bir anlamı vardı."
  35. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar
    • "Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek."
  36. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar
    • "Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek."
  37. ...-dikçe, ...-esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil
    • "Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek."
  38. Herhangi bir sırada bulunmak
    • "Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek."

GELMİÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İri balıklarda kılçık durumunda olan kemik

GERZEK

  1. [sıfat] Geri zekâlı

GERİLİ

  1. [sıfat] Gerilmiş olan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü