Sonunda atmak olan 8 harfli 35 kelime var. ATMAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde atmak olan kelimeler listesine ya da başında atmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
ATMAK, KATMA, MAKAT, MAKTA, TAKMA
4 Harfli Kelimeler
AKMA, ATAK, ATMA, KAMA, TAAM, TAKA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, ATA, KAM, KAT, MAT, TAK, TAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AT, MA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TIKATMAK
-
-
[-i]
Tıkama işini yaptırmak
-
[-i]
Tıkama işini yaptırmak
- AĞLATMAK
-
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
- KAPATMAK
-
-
[-i]
Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek
- "Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." (Haldun Taner)
-
[-e]
Kapamak
- "Emine aklını oynattı sandılar ve evine kapattılar, kapısını kilitlediler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir kadınla nikâhsız yaşamak
-
[nsz]
Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek
- "Gazete kapatmak."
-
Herhangi bir yerin bütün masraflarını üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek
- "Geçen gün Kristal'i kapatmış, vur patlasın, çal oynasın âlemi yapmış." (Halide Edip Adıvar)
-
Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek
- "Sanatçılar arasındaki tatsız olayı kapatmak istiyordu." (Çetin Altan)
-
[-i]
Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek
- UĞRATMAK
-
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
- "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." (Burhan Felek)
-
[-den]
Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak
-
[-i]
Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
- AKSATMAK
-
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- "Havanın bozulması ekim işini aksattı."
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- KOCATMAK
-
-
[-i]
Kocaltmak
-
[-i]
Kocaltmak
- YAMATMAK
-
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
- OTLATMAK
-
-
[-i]
Hayvanı veya sürüyü otlayabileceği bir yere götürmek, otlamaya bırakmak, otlamasını sağlamak
-
[-i]
Hayvanı veya sürüyü otlayabileceği bir yere götürmek, otlamaya bırakmak, otlamasını sağlamak
- YARATMAK
-
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- "Allah, mutlaka dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olacaktı!" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak
- "Bir cazibe yaratmak için ne yapmalı diye düşünüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak
- "Bu haber sinirli bir hava yarattı. Yangın büyük tehlike yarattı."
-
[-i]
Allah, olmayan bir şeyi var etmek
- ANLATMAK
-
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- "Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." (Peyami Safa)
-
İnandırmak, ikna etmek
- "Derdinizi ona anlatmak kolay değil."
-
[nsz]
Söylemek, nakletmek
- "Sonra bir hikâye anlattı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- SUSATMAK
-
-
[-i]
Susamasına yol açmak, susuz bırakmak
-
Zorluk, güçlük çıkarmak
-
[-i]
Susamasına yol açmak, susuz bırakmak
- SIVATMAK
-
-
[-e]
Sıvama işini yaptırmak
-
[-e]
Sıvama işini yaptırmak
- YAŞATMAK
-
-
[-i]
Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek
- "Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı." (Haldun Taner)
-
Daha iyi ve zengin bir hayat sürmesini sağlamak
- "O karısını yaşatıyor."
-
[nsz]
Keyiflendirmek, mutlu etmek
- "... böyle bir gece daha yaşatması mümkün değildi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Sürdürmek, devam ettirmek
- "Onu içimizde yaşatıyoruz."
-
[-i]
Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek
- BULATMAK
-
-
[-i]
Bulaştırmak
- "Onların canı ciğeri taze fidanları kana bulatmak, yaşlı başlı insanlara yakışmaz." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bulaştırmak
- BUDATMAK
-
-
[-i]
Budama işini yaptırmak
-
[-i]
Budama işini yaptırmak
- ISLATMAK
-
-
[-i]
Islak duruma getirmek
-
Dayak atmak veya ağır hakarette bulunmak
- "Müfettiş, gazete sahibini iyice ıslattıktan sonra bastonunu, şapkasını aldı, küfrederek kapıdan çıktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Mutlu bir olayı yeme içme ile kutlamak
-
[-i]
Islak duruma getirmek
- KUŞATMAK
-
-
[-i]
Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek
- "Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." (Necati Cumalı)
-
Çevrelemek, çokça bulunmak
-
Kaplamak
- "Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı."
-
Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak
-
[-i]
Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek
- YIKATMAK
-
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
-
[-i]
Yıkama işini yaptırmak
- KANATMAK
-
-
[-i]
Kanamasına yol açmak veya kanamasını sağlamak
- "... biraz evvel kurdeleyi kestiği makasla oynarken parmağını kanatmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Kanamasına yol açmak veya kanamasını sağlamak
- AKLATMAK
- ...