Başında ak olan 5 harfli 36 kelime var. Ak ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ak bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tehlikeli, sarp ve zor geçit

AKAİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
  2. Bu kuralları toplayan kitap

AKDUT

  1. [isim] Beyaz renkte olan dut

AKŞAM

  1. [isim] Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri
  2. Gece
    • "Şimdi, gelelim dün akşam bahsi geçen yüzük hikâyesine..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Akşam ezanı
  4. Akşam namazı

AKKUŞ

  1. [isim] Atmaca

AKREP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saatin iki ibresinden küçüğü
    • "Rengi kararmış bir saat; ne yelkovanı var ne akrebi." (Sermet Muhtar Alus)

AKKOR

  1. [sıfat] Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
    • "Akkor kömür."

AKSAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
    • "Sade, akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz." (Haldun Taner)
  2. Vurgu

AKONT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme

AKİLE
...
AKSAK

  1. [sıfat] Aksayan, hafifçe topallayan
  2. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen
    • "İşin aksak yönü."
  3. [isim] Türk müziğinde kıvrak bir usul
  4. [isim] Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize

AKÇIL

  1. [sıfat] Rengini atmış, ağarmış, içinde ak renk bulunan
    • "Buruşuk, akçıl donlu bir bedevi." (Refik Halit Karay)

AKORT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar, düzen
  2. Armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi
  3. Uyum

AKSAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısımlar

AKMAN

  1. [sıfat] Bozulmamış, saf, temiz

AKBAŞ

  1. [isim] Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş, deniz kazı (Bemicla)

AKICI

  1. [sıfat] Akma özelliği olan
  2. Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis
    • "Yurdumuzda yirmi yıl kaldığı için akıcı bir Türkçesi var." (Haldun Taner)
  3. Kesintisiz

AKTİF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal
  2. Etkili, etken
  3. [isim] Etken
  4. [isim] Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü

AKAJU

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Maun
    • "Akajudan yapılmış bu narin ve şık dolaplar otuz âşıklı bir kokotun elbise dolaplarına benziyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Maundan yapılmış
    • "Kenarda akaju bir yazıhane duruyordu." (Ömer Seyfettin)

AKMAK

  1. [-den] Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    • "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "İçeriğin nasıl aktarılacağına dikkat etmiş, dilin olanaklarını akarına bırakmıştır." (Selim İleri)
    • "Ebediyete akıp giden her on senede..." (Atatürk)
  2. Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek
    • "Üstünden sular akıyor."
  3. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
  4. [nsz] Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
    • "Kova akıyor. Dam akıyor."
  5. [-e] Art arda ve toplu olarak gitmek
    • "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  6. [nsz] Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
    • "... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." (Refik Halit Karay)
  7. [nsz] Boya birbirine karışmak
  8. [-le] Sürüp gitmek
    • "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  9. [nsz] Zaman çabuk geçmek
  10. [nsz] Karışmak, katılmak
  11. [nsz] Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü