Sonunda ün olan 5 harfli 28 kelime var. ÜN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ün olan kelimeler listesine ya da başında ün olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
N Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
NÜ, ÜN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YÜKÜN
-
-
[isim]
İyon
-
[isim]
İyon
- ÖZGÜN
-
-
[sıfat]
Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal
- "Eskinin doğa ile uyuşan, özgün yapılarını yıkıp yerine yabancı, öykünme, yaratıcılıktan yoksun yapılar dikerek çirkinleştirdik." (Necati Cumalı)
-
Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan
- "Özgün biçim."
-
Çeviri olmayan, asıl olan (metin)
-
[sıfat]
Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal
- TÜTÜN
-
-
[isim]
Patlıcangillerden, birleşiminde nikotin bulunan, otsu bir bitki (Nicotiana tabacum)
- "Ben rahmetlinin tütününü tüttürmek için o rahatlığı da teptim." (Abbas Sayar )
-
Bu bitkinin kurutulup kıyılarak sigara biçiminde veya pipoyla içilen yaprağı
- "Elinin tersiyle yeleğine düşen tütün küllerini silkti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Duman
- "Tütün kokuyorsun diye beni iter." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Patlıcangillerden, birleşiminde nikotin bulunan, otsu bir bitki (Nicotiana tabacum)
- LEDÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı katı
-
[isim]
Tanrı katı
- YEKÜN
- ...
- DÜŞÜN
-
-
[isim]
Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay
-
[isim]
Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay
- SÖKÜN
-
-
[isim]
"Birçok kişi veya şey birbiri ardından gelmek, görünmek" anlamlarına gelen sökün etmek birleşik fiilinde geçer
- "Bir geniş bayırdan oynak Çerkez atları sökün etti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
"Birçok kişi veya şey birbiri ardından gelmek, görünmek" anlamlarına gelen sökün etmek birleşik fiilinde geçer
- İMMÜN
- ...
- ÜRDÜN
- ...
- RÜKÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü
-
Bir kurulun, bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri
-
[isim]
Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü
- HÜZÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı
- "Bereket versin bu hüzün uzun sürmez, çabuk dağılır ve kızcağız bir müddet sonra o daimî mağrur hâlini alıverirdi." (Haldun Taner)
- "İçinde henüz bir cenaze çıkmış evi andıran Hollanda Hariciye Nezaretini terk ederken yüreğime bir hüzün çökmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
İç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı
- ÖLÇÜN
-
-
[sıfat]
Standart
-
[sıfat]
Standart
- BUGÜN
-
-
[isim]
İçinde bulunduğumuz gün
- "Bugünün işini yarına bırakma."
- "Bugünden yarına yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden üstündür." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İçinde bulunduğumuz çağ, zaman
- "Bugünün çoluğu çocuğu hep sakallı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
İçinde bulunduğumuz günde
- "Bugün hava güzel."
-
[isim]
İçinde bulunduğumuz gün
- BÜRÜN
- ...
- KOMÜN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Beraber çalışıp geliri paylaşmak üzere bir araya gelen topluluk
-
[isim]
Beraber çalışıp geliri paylaşmak üzere bir araya gelen topluluk
- ÜSTÜN
-
-
[sıfat]
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan
- "Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum." (Refik Halit Karay)
- "Aşk, hayatın bütün zevklerine üstün gelen ruhani bir varlıktır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik
- "Aliço'nun bir gömlek üstün olduğu iyice belirlenmiştir." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan
- ÖLGÜN
-
-
[sıfat]
Diriliği, canlılığı, tazeliği kalmamış, pörsümüş, solmuş
- "Bataklıklardan henüz sazlar süzgün, nilüferler çürük, kurbağalar yorgun ve sular ölgün değildi." (Refik Halit Karay)
-
Gücü azalmış, zayıflamış
- "Canlı olmaya çalışan ölgün adımlarla kapağı odasına attı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Diriliği, canlılığı, tazeliği kalmamış, pörsümüş, solmuş
- SÜLÜN
-
-
[isim]
Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş (Phasianus colchicus)
-
[isim]
Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş (Phasianus colchicus)
- GÜCÜN
-
-
[zarf]
Dara dar
-
Güçlükle, ancak, zorla
-
[zarf]
Dara dar
- GÜRÜN
- ...