Başında ç olan 6 harfli 198 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇİPURA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı (Aurata aurata)
- "Yarın İzmir'deyiz! Gelsin buz gibi arslan sütü, meze de çipura, dedi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı (Aurata aurata)
- ÇEKMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
- "Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim." (Orhan Veli Kanık)
- "Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var."
- "Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım." (Necati Cumalı)
-
Taşıtı bir yere bırakmak, koymak
-
Germek
- "İpi çekmek."
-
İçine almak, emmek
-
Bir yerden başka bir yere taşımak
- "Ekini tarladan çekmek."
-
Bir amaçla ortadan kaldırmak
- "Piyasadaki parayı çekmek."
-
Solukla içine almak
- "Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak
- "Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." (Tarık Buğra)
-
Atmak, vurmak
- "Dayak çekmek. Şut çekmek."
-
Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak
-
Güç durumlara dayanmak, katlanmak
- "Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum." (Peyami Safa)
-
[-i]
Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak
- "Onun bütün masraflarını ben çekiyorum."
- "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." (Haldun Taner)
-
Tartıda ağırlığı olmak
- "Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." (Peyami Safa)
-
Döşemek
- "Kablo çekmek."
-
Herhangi bir engel kurmak
- "Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." (Refik Halit Karay)
-
Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim, diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İmbik yardımı ile elde etmek
- "İspirto çekmek. Gül yağı çekmek."
-
Çizgi durumunda uzatmak
- "Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Aynısını yazmak veya çizmek
- "Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek."
-
Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak
- "Bardak çekmek."
-
Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak
-
Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek
- "Fotoğraf çekmek. Film çekmek."
-
Taşıma gücü olmak
- "Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez."
-
Öğütmek
- "Kahve çekmek."
-
Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak
-
Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak
- "Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." (Refik Halit Karay)
-
Hoşa gitmek, sarmak
-
Kaçan ilmeği örmek
- "Çorap çekmek."
-
Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak
- "Beni lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir duyguyu içinde yaşatmak
- "Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." (Refik Halit Karay)
-
Yürütmek, sürmek
- "Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[-e]
Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek
- "Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." (Tarık Buğra)
-
Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak
- "Sorguya çekmek."
-
[-i]
Herhangi bir anlama almak
- "Bak, sözümü nereye çekti!"
-
[-i]
Örtmek, giymek
- "Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
-
Yol, ay sürmek
- "Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Daralıp kısalmak
- "Kumaşı yıkayınca çekti."
-
Söylemek
- "Bir nutuk çekmeye başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Asmak
- "Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Boya, badana vb. sürmek
-
Yollamak
- "Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" (Atilla İlhan)
-
Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak
- "Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor."
-
Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek
-
Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
-
İçki içmek
- "Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
- ÇANDIR
-
-
[sıfat]
Karışık, melez
-
Aşılanmamış, yaban
-
[sıfat]
Karışık, melez
- ÇAVELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tutulan balıkların içine konduğu sepet, çavalye
-
[isim]
Tutulan balıkların içine konduğu sepet, çavalye
- ÇEVGEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Değnek
-
Polo
-
[isim]
Değnek
- ÇENTİK
-
-
[isim]
Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık
- "Bıçağın ağzında çentik var."
-
Küçük oyuk
- "İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler, yenikler görünüyor." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Kertikli
- "Çentik bıçakla iş yapılamıyor."
-
Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk
-
[isim]
Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık
- ÇÖMMEK
-
-
[-e]
Çömelmek
- "Ninem, gözlerini onların gidişlerinden ayırmaksızın yere çömdü." (Tarık Dursun K)
-
[-e]
Çömelmek
- ÇÖRDEK
-
-
[isim]
Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası
-
[isim]
Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası
- ÇULPAN
- ...
- ÇAVDAR
-
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
-
Bu bitkinin esmer ve uzun tanesi
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
- ÇİĞDEM
-
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
- ÇENELİ
-
-
[sıfat]
Çenesi olan
-
Çok konuşan, çenebaz
-
[sıfat]
Çenesi olan
- ÇIRACI
- ...
- ÇARÇUR
-
-
[isim]
"Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek" anlamındaki çarçur etmek ve "gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak" anlamlarındaki çarçur olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
- "Birikmiş parasını, elindeki sermayeyi çarçur etmesinden koruyabilmek için yine yalanlara başvuruyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
"Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek" anlamındaki çarçur etmek ve "gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak" anlamlarındaki çarçur olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
- ÇITLIK
-
-
[isim]
Çitlembik
-
[isim]
Çitlembik
- ÇAPACI
-
-
[isim]
Çapa ile çalışan işçi
-
[isim]
Çapa ile çalışan işçi
- ÇÖĞMEK
-
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
- ÇEVRİK
-
-
[sıfat]
Çevrilmiş, dönük
- "Bu gücün içeriye ve dışarıya çevrik belirtileri insan için hep yararlıdır." (Azra Erhat)
-
[sıfat]
Çevrilmiş, dönük
- ÇUHÇUH
-
-
[isim]
Çocuk dilinde tren
-
Lokomotifin çalışırken çıkardığı ses
- "Kocaman lokomotifler çuhçuhlarıyla istim boşaltarak gidip geliyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çocuk dilinde tren
- ÇİNGEN
- ...