İçinde ş olan 5 harfli 545 kelime var. İçerisinde Ş harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ş harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EŞREF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok onurlu, çok şerefli
-
[sıfat]
Çok onurlu, çok şerefli
- İŞGAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- "Çuhahane bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul'un işgali sırasında İngilizler yaktılar." (Burhan Felek)
- "Ertesi gün Kanaltepe-Sivrihisar hattını işgal ettik." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir kimseyi işten alıkoyma, engelleme, oyalama
- "Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak, ısındırmak cehdidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uğraştırma
-
[isim]
Bir yeri ele geçirme
- NAŞİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yayımcı
-
[sıfat]
Yayan, saçan
-
[isim]
Yayımcı
- ŞİŞEK
-
-
[isim]
İki yaşındaki koyun
-
Kuzulama dönemine girmiş veya doğurmuş koyun
-
[isim]
İki yaşındaki koyun
- MELEŞ
-
-
[isim]
İki kuzulu koyun
-
[isim]
İki kuzulu koyun
- PEŞLİ
-
-
Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
- "Hacı Kalfa, bugün arkasına dört peşli bir eski zaman entarisi giymiş..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
- BEZİŞ
-
-
[isim]
Bezme işi veya biçimi
-
[isim]
Bezme işi veya biçimi
- PELÜŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yüzü uzun tüylü, yumuşak ve parlak, kadifeye benzer bir kumaş türü
-
[isim]
Bir yüzü uzun tüylü, yumuşak ve parlak, kadifeye benzer bir kumaş türü
- TAŞLI
-
-
[sıfat]
İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.)
- "Yağsız köpüklü ayranlar içmiş, taşlı bulgur pilavı yemişler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üzerinde taş bulunan
- "İri taşlı tespihinin parmakları arasında arada bir şıkırdaması..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Üzerinde süs taşı bulunan
- "Taşlı yüzük."
-
[sıfat]
İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.)
- BİŞEK
-
-
[isim]
Yayık dövmede kullanılan araç
-
[isim]
Yayık dövmede kullanılan araç
- İNŞAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şiir okuma, şiir söyleme
-
Bir şiiri, bir edebiyat eserini topluluk önünde, yüksek sesle ve gerektiği biçimde okuma
-
[isim]
Şiir okuma, şiir söyleme
- BULAŞ
- ...
- KÖMÜŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Manda
-
[isim]
Manda
- YAĞIŞ
-
-
[isim]
Yağma işi
-
Havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi
-
Yağan yağmur veya kar miktarı
-
Yağmur
-
[isim]
Yağma işi
- İŞTEŞ
-
-
[sıfat]
İşte ortak olan
-
İşteş fiil
-
[sıfat]
İşte ortak olan
- KOMŞU
-
-
[isim]
Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad
-
[sıfat]
Sınır ortaklığı bulunan, mücavir
- "Komşu bahçeler arasında da pek kullanılmayan yan kapılar vardı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad
- BÖLÜŞ
-
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- "Sağdan sola taksim etmiş örgüsün / Onar onar bölüşünü sevdiğim." (Ruhsati)
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- EŞLİK
-
-
[isim]
Eş olma durumu
-
Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü
-
[isim]
Eş olma durumu
- FİŞKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çipo tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı
-
[isim]
Çipo tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı
- KEŞİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortaya çıkarma, meydana çıkarma, açma
- "Meselenin künhü bir türlü keşif ve halledilemiyor." (Refik Halit Karay)
-
Var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması
- "Amerika'nın keşfi."
-
Gizli olan bir şey hakkında geniş bilgi edinme
-
Bir şeyin olacağını önceden anlama, sezme, tahmin
-
Bir olay veya durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde inceleme yapma
- "Bu davaların dağ tepe keşiflerine koşar, kararlarını kaleme alır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Ortaya çıkarma, meydana çıkarma, açma