İçinde ü olan 3 harfli 52 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜR
-
-
[sıfat]
Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran
- "Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi." (Ömer Seyfettin)
-
Bol, verimli, feyyaz
- "Oralarda deve dikenleri ve çalı süpürgeleri gür, yeşil, pembe bitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran
- ÜYE
-
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz." (Anayasa)
-
Omurgalılarda, kol ve bacaklar
-
[isim]
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
- CÜZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri
-
Fasikül
-
Kur'an'ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri
- "İlk defa olarak gördüğüm bir amme cüzünden bir şeyler okudu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri
- TÜF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı
-
[isim]
Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı
- EKÜ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Avro
-
[isim]
Avro
- JÜT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bangladeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki (Corchorus capsularis)
-
Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma
-
[isim]
Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bangladeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki (Corchorus capsularis)
- SÜS
-
-
[isim]
Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek
- "Bu zannını bir çeşit materyalist felsefeye uydurarak ona yüksek bir entelektüalizm süsü verirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Süsleme veya süslenme işi
- "Süse düşkün."
-
Anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı
- "Divan şiiri süse önem vermiştir."
-
Güzellik veren, güzelleştiren şey
- "Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek
- PÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dolu (II)
-
[sıfat]
Dolu (II)
- ÇÜK
-
-
[isim]
Erkeklik organı
-
[isim]
Erkeklik organı
- KÜS
-
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- "Bu sınıfta küs çocuklar var."
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- MÜL
- ...
- TÜR
-
-
[isim]
Çeşit, cins
- "Yazı türleri."
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
- "Aslan ve insan türleri."
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
- "Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir."
-
[sıfat]
Türlü
- "Bu tür davranışlar."
-
[isim]
Çeşit, cins
- TÜN
-
-
[isim]
Gece
-
[isim]
Gece
- AKÜ
-
-
[isim]
Akümülatör
-
[isim]
Akümülatör
- GÜZ
-
-
[isim]
Sonbahar
-
22 Eylül ile 21 Aralık arasındaki mevsim
- "Mevsim güzdü, bol üzüm ve incir vakti idi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Sonbahar
- GÜÇ
-
-
[sıfat]
Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül
- "Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti."
- "Hemen kararını vermekten âciz olan Hasan ne kadar güç bir mevkide kalmıştı?" (Osman Cemal Kaygılı)
- "Bugünkü hâlimizle tabiatın sırlarını kavrayamayacağımızı düşünmek bizi sinirlendiriyor, gücümüze gidiyor." (Nurullah ataç)
-
[zarf]
Zorlukla
- "Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül
- TÜM
-
-
[isim]
Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi
- "Parasının tümünü kaybetti."
-
[sıfat]
Yarım olmayan, bütün, eksiksiz
-
[isim]
Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi
- LÜK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı
-
[isim]
Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı
- KÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İyi bakım ve ilaç tedavisi
- "Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım." (Haldun Taner)
-
Özel tedavi yöntemi
-
[isim]
İyi bakım ve ilaç tedavisi
- DÜN
-
-
[isim]
Bugünden bir önceki gün
- "Dün gece uyuyamadım da biraz başım ağrıyor." (Peyami Safa)
-
Geçmiş
- "Bugünü anlamak için dünü bilmek gerek."
-
[zarf]
Bugünden bir önceki günde
- "Dün söyledi."
-
[zarf]
Kısa bir süre önce
-
[isim]
Bugünden bir önceki gün