İçinde vün olan 17 kelime var. İçerisinde VÜN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vün olan kelimeler listesine ya da Sonu vün ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÖVÜNDÜRÜCÜLÜK
ÖVÜNDÜRÜCÜ, ÖVÜNGENLİK
NEŞVÜNEMA
DÖVÜNMEK, TEKEVVÜN
DÖVÜNME, DÖVÜNÜŞ, ÖVÜNGEN, ÖVÜNMEK, SÖVÜNTÜ
ÖVÜNCE, ÖVÜNEK, ÖVÜNME, ÖVÜNTÜ, TEAVÜN
ÖVÜNÇ
N V Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
NÜ, ÜN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖVÜNDÜRÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Övündürücü olma durumu
-
[isim]
Övündürücü olma durumu
- ÖVÜNDÜRÜCÜ
-
-
[sıfat]
Övünmeye sebep olan, övünmeyi sağlayan
- "Parlak, övündürücü bir hatırası da vardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Övünmeye sebep olan, övünmeyi sağlayan
- ÖVÜNGENLİK
-
-
[isim]
Çok övünme durumu
-
[isim]
Çok övünme durumu
- NEŞVÜNEMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelişme, yetişme
-
[isim]
Gelişme, yetişme
- DÖVÜNMEK
-
-
[nsz]
Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek
- "Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu." (Aka Gündüz)
-
Çok üzülmek
- "Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum." (Nurullah ataç)
-
[nsz]
Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek
- TEKEVVÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Oluş, oluşma, var olma, doğuş
-
[isim]
Oluş, oluşma, var olma, doğuş
- ÖVÜNMEK
-
-
[-le]
Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek
- "Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Övünmek gibi olmasın, sesim güzeldir."
-
[nsz]
Kendi kendisini övmek
- "Yaptığı fedakârlıktan övünüyor diye kadına kızardık." (Aka Gündüz)
-
[-le]
Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek
- SÖVÜNTÜ
-
-
[isim]
Hafif sövme yollu, kaba ve yakışıksız söz
-
[isim]
Hafif sövme yollu, kaba ve yakışıksız söz
- ÖVÜNGEN
-
-
[sıfat]
Çok övünen, farfara
-
[sıfat]
Çok övünen, farfara
- DÖVÜNÜŞ
-
-
[isim]
Dövünme işi veya biçimi
-
[isim]
Dövünme işi veya biçimi
- DÖVÜNME
-
-
[isim]
Dövünmek işi
-
[isim]
Dövünmek işi
- TEAVÜN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardımlaşma
-
[isim]
Yardımlaşma
- ÖVÜNTÜ
-
-
[isim]
Övünülecek tutum veya davranış
- "İstikbalini sağlamış olmanın o sinire batan, manasız güveni, budalaca övüntüsü..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Övünülecek tutum veya davranış
- ÖVÜNME
-
-
[isim]
Övünmek işi, kıvanç, iftihar
- "Bu hatıralar sonradan birçok defa övünmeme vesile teşkil etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Övünmek işi, kıvanç, iftihar
- ÖVÜNEK
-
-
[isim]
Övünülecek şey, övünç kaynağı veya sebebi
- "İnsanoğlu işte şimdi yine başlıca dayanağı ve övüneği olan sağduyusu ve bilinci ile eli şakağında düşünüyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Övünülecek şey, övünç kaynağı veya sebebi
- ÖVÜNCE
-
-
[isim]
Övünmeye yol açan veya hak kazandıran şey, mefharet
-
[isim]
Övünmeye yol açan veya hak kazandıran şey, mefharet
- ÖVÜNÇ
-
-
[isim]
Övünme, kıvanç, iftihar
- "Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." (Yahya Kemal)
- "Sevgili eşini kaçırarak almış olmaktan büyük övünç duyardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Övünme, kıvanç, iftihar