İçinde ze olan 7 harfli 115 kelime var. İçerisinde ZE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ze olan kelimeler listesine ya da Sonu ze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEZEMEK
-
-
[-i]
Süslemek
- "Gördüğü iyiliğe karşılık ikram fazlasından masamızı mezelerin çeşitlisiyle bezedi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Süslemek
- ZEKAVET
- ...
- YÜZERLİ
- ...
- MUAZZEZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sayılan, saygı duyulan, sevgili, aziz
-
[sıfat]
Sayılan, saygı duyulan, sevgili, aziz
- MÜNZEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven
-
[isim]
Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven
- ZEMİNLİ
-
-
[sıfat]
Zemini olan
- "Kerpiç duvarlı, toprak zeminli olan bu yere Toprak Palas derlerdi." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Zemini olan
- DÜZELME
-
-
[isim]
Düzelmek durumu
-
[isim]
Düzelmek durumu
- FREZECİ
-
-
[isim]
Teknik resme veya modele uygun her çeşit parçayı freze tezgâhında yapabilen işçi
-
Freze işleri yapılan dükkân
-
[isim]
Teknik resme veya modele uygun her çeşit parçayı freze tezgâhında yapabilen işçi
- ZEHİRLİ
-
-
[sıfat]
Zehri olan
- "Zehirli mantarlar."
-
Zararlı (duygu, düşünce vb.)
-
[sıfat]
Zehri olan
- BEZENİŞ
-
-
[isim]
Bezenme işi veya biçimi
-
[isim]
Bezenme işi veya biçimi
- OĞUZELİ
- ...
- ZELZELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Deprem
- "İstanbul'un son büyük zelzelesinden konuşuyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Deprem
- SELZEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sel felaketine uğramış, selden zarar görmüş kimse
-
[isim]
Sel felaketine uğramış, selden zarar görmüş kimse
- YELPAZE
-
-
[isim]
Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç
- "Sarayında olduğu gibi başının üzerinde uzun saplı yelpazelerin serinletici nazik havasını istermiş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
- "Yelpaze merdiven."
-
Çeşitlilik
-
[isim]
Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç
- GÖZEMEK
-
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
-
Dikilen bitkilerin seyrek yerlerini sıklaştırmak
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
- DÜZENCE
-
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
- GÜZELİM
-
-
değer verilen, sevilen
- "Güzel kız. Güzel çiçek."
- "Yalının en güzel odası bizimdi."
- "Güzel ne güzel olmuşsun / Görülmeyi görülmeyi." (Karacaoğlan)
- "Yüzüne bakmazmış o güzelim ağır eşyanın." (Peyami Safa)
-
[ünlem]
sevecen bir biçimde söylenen bir seslenme sözü
- "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" (Çetin Altan)
-
değer verilen, sevilen
- TEKDÜZE
-
-
[sıfat]
Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, biteviye, monoton
- "Geçmişe ait kişiler, olaylar bu tekdüze yaşam içinde renkli bir rüya hüviyeti alabilirler." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek, bitevi, biteviye
-
[sıfat]
Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, biteviye, monoton
- DİZEMLİ
-
-
[sıfat]
Düzenli aralıklarla tekrarlanan, tartımlı, ritimli, ritmik
-
[sıfat]
Düzenli aralıklarla tekrarlanan, tartımlı, ritimli, ritmik
- KEBZECİ
-
-
[isim]
Koyunların kürek kemiğine bakarak gelecekten haber verdiğini ileri süren kimse
-
[isim]
Koyunların kürek kemiğine bakarak gelecekten haber verdiğini ileri süren kimse