İçinde zat olan 7 harfli 10 kelime var. İçerisinde ZAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zat olan kelimeler listesine ya da Sonu zat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A T Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ZAT

2 Harfli Kelimeler

AT, AZ, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TEZATLI

  1. [sıfat] Birbirinin karşıtı olan, karşıtlı, çelişkili, kontrastlı

ZATÜRRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sancı, ateş ve öksürükle beliren, tehlikeli bir akciğer hastalığı, batar

AZATLIK

  1. [isim] Azat olma durumu, serbestlik
    • "Hâlbuki bir elçi için bu kadarcık bir azatlık, bu kadarcık bir nefes alma imkânı dahi yoktur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] Azat edilme vakti gelmiş olan (cariye, köle)

İFRAZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vücuttan çıkan kan, irin, ter vb. şeyler, salgılar

MEZATÇI

  1. [isim] Arttırma ile satışı yönlendiren kimse
    • "Mezatçı bağırıyordu: Elli bir lira, yok mu arttıran?" (Çetin Altan)
  2. Sürekli olarak mezadı takip eden kimse

SERAZAT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Serbest ve özgür

AZATSIZ

  1. [sıfat] Azat edilemez

MÜCAZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
    • "Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

UZATMAK

  1. [nsz] Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
    • "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
    • "Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [-i] Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek
    • "Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  3. [-e] Bir şeyi vermek için birine yöneltmek
    • "Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana." (Aka Gündüz)
  4. Germek
    • "İp uzatmak."
  5. Konuşmayı sürdürmek
    • "Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [-e] Vermek, göndermek
    • "Can, topu Zeki'ye uzattı.."
  7. [-i] Süreyi artırmak, temdit etmek
    • "Meclis, olağanüstü hâl süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ... süreyi uzatabilir..." (Anayasa)

MARUZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
    • "Size maruzatım var."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü