İçinde v olan 5 harfli 420 kelime var. İçerisinde V harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında v harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu v harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GAVUR
- ...
- VİRAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- "İleriye baktı; harabe. Şu tarafa baktı. Viran bir kemer." (Aka Gündüz)
- "Yunus Emre'm bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- CEVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- "Kendi kafamın cevrinden kurtulmak için de geldim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eziyet, cefa, üzgü
- PİVOT
- ...
- VARTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tehlikeli durum
- "O insanlar ki hayatın bir bakıma ne korkunç vartaları olabileceğini vaktinde anlamışlar, işlerini becerip kılıçlarını kuşanmışlar..." (Peyami Safa)
- "Bu uzun zaman boyunca, kim bilir neler çekmiş, ne vartalardan atlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Her türlü vartayı kazasız belasız atlatıp..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tehlikeli durum
- DEVCE
-
-
[sıfat]
Dev gibi
- "O, kendini birdenbire devce bir kuvvetin sardığını hissetti." (Cahit Uçuk)
-
[zarf]
Deve benzer bir biçimde
-
[sıfat]
Dev gibi
- EVREN
-
-
[isim]
Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos
- "Eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır." (Haldun Taner)
-
Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen bütün varlıklar
- "Yemeyi, içmeyi, konuşmayı, düşmanlarımı, dostlarımı, orta malı hislerimi ve evreni unuttum." (Refik Halit Karay)
-
Kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam
- "Kendi evrenine dalmış olan Halim, ürkerek sıçradı, bir adım geriye attı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos
- AYVAZ
-
-
[isim]
Koca, erkek, eş
-
Savaş gemilerinde çalışan cerrah yardımcısı
-
Büyük konaklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde çalıştırılan uşak
-
[isim]
Koca, erkek, eş
- AVAZE
- ...
- KAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
- ŞINAV
- ...
- VATKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
- YELVE
-
-
[isim]
Flurya
-
[isim]
Flurya
- AVARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- "Güreş boyunca iki yazar kendi savında direnir ve avara kasnak dönüp durur." (Salâh Birsel)
-
[ünlem]
Kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut
-
Bir geminin başka bir gemiden veya kıyıdan açılması
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- KAVUZ
-
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
-
İçi boş, kabuklu yemiş
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
- AVURT
-
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- "Biri avurtlarını şişirip dümbelek çalmaya, diğeri zurna üflemeye başlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Kırkını bitirmek üzeredir. Saçları dökülmüş, avurtları birbirine geçmiştir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- YAVRU
-
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- "Kedi yavrusu. Kuş yavrusu."
- "Yavrum, bir yerin mi acıyor?"
-
Çocuk, evlat
- "O zaman gördü ki küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyin küçüğü
- "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)
-
Güzel, alımlı genç kız
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- ERVAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ruhlar
- "Tozlar altında kalan divanı / Artık ervah okuyup ezberler." (Arif Nihat Asya)
-
[isim]
Ruhlar
- HAVYA
-
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
- OVALI
-
-
[sıfat]
Ovada yaşayan, ova halkından olan
-
[sıfat]
Ovada yaşayan, ova halkından olan