İçinde ur olan 6 harfli 157 kelime var. İçerisinde UR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ur olan kelimeler listesine ya da Sonu ur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LANGUR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Maymunlardan, Hindistan'da yaşayan, kül rengi veya kırmızıya çalan sarı tüylü, büyük bir maymun (Presbytis entellus)
-
[isim]
Maymunlardan, Hindistan'da yaşayan, kül rengi veya kırmızıya çalan sarı tüylü, büyük bir maymun (Presbytis entellus)
- OTURAK
-
-
[isim]
Oturulacak yer veya şey
-
Alçak iskemle
-
Bir şeyin yere gelen tarafı, taban
-
Ördek
-
İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti
-
Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm
-
[sıfat]
Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm
-
Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta
-
[isim]
Oturulacak yer veya şey
- URAĞAN
-
-
[isim]
Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
-
[isim]
Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
- ÇİPURA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı (Aurata aurata)
- "Yarın İzmir'deyiz! Gelsin buz gibi arslan sütü, meze de çipura, dedi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı (Aurata aurata)
- TURGOR
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Hücrenin çok su çekerek şişmesi, öz suyunun kıvamının azalması
-
[isim]
Hücrenin çok su çekerek şişmesi, öz suyunun kıvamının azalması
- KURBAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan
- "Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Muhakkak bir ihanete kurban gitmiştir." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
- "Kurban olayım, ne güzel memleket!"
- "Üçümüzün müşterek kurbanı olduğumuz acı bir devir, bahçenin tatlı havasını ağırlaştırmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[ünlem]
İçtenliği belirten bir seslenme sözü
- "Kurban! Nerede kaldın?"
- "Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse
- "Hava kurbanları."
-
Bir kazada veya felakette ölen kimse
- "Vardar, her sene Üsküp'ten beş on kurban alan bir nehirdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse
- "Benim gibi nice kızlar beyaz kadın ticaretinin kurbanı olmuşlardır." (Aka Gündüz)
-
Müslümanlarda Kurban Bayramı
- "Kurbanda geleceklermiş."
-
[isim]
Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan
- KURULU
-
-
[sıfat]
Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
- "Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı." (Burhan Günel)
-
[sıfat]
Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
- MENSUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz yazı
- "Manzum teliflerim ve mensur tercümelerimle Türk sahnesine ettiğim hizmetin hakikaten bir değeri var mı?" (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Düz yazı
- PAPURA
-
-
[isim]
İki çift öküzle çekilen ağır saban
-
[isim]
İki çift öküzle çekilen ağır saban
- BURHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanıt
-
Belgit
-
[isim]
Kanıt
- MURGUL
- ...
- GURBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
- "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
- ABAJUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi
-
Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba
- "... baş ucundaki abajuru açık bırakmıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi
- LAHURİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Lahor'da yapılan her tür şal
-
[isim]
Lahor'da yapılan her tür şal
- UÇURUŞ
- ...
- OSURUŞ
- ...
- PARKUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol
-
Gezi ve yürüyüş yapılan özel yol
-
[isim]
Binicilik, bisiklet, atletizm, yürüyüş vb. sporların yapıldığı özel yol
- KURACI
-
-
[isim]
Askere alınacak gençlerin belli olması için onlara kura çektiren subay
-
[isim]
Askere alınacak gençlerin belli olması için onlara kura çektiren subay
- MECBUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan
- "Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu." (Atatürk)
-
Bağlı, düşkün, tutkun
-
[sıfat]
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan
- UÇURMA
-
-
[isim]
Uçurmak işi
-
[isim]
Uçurmak işi