İçinde un olan 5 harfli 81 kelime var. İçerisinde UN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında un olan kelimeler listesine ya da Sonu un ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MUNİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan
  2. Cana yakın, uysal, sevimli
    • "Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Uygun
    • "Bu fikir birdenbire bana o kadar munis, yapılabilmesi o kadar kolay göründü ki hemen yola düştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KORUN

  1. [isim] Üst derinin en dış tabakası
    • "Korun tabakası deriyi koruyan bir oluşumdur."

KANUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yasa
    • "Ben bir gazeteciyim. Kanunları çiğnemişsem bu ülkenin savcıları gerekeni yaparlar." (Ahmet Ümit)
    • "Kanun yoluyla faizcilik yapan bankalar tutmuştur iki yanı." (Necati Cumalı)
  2. Geçerli olan kural
    • "Dünyanın en büyük kanunu, nefsini müdafaa ve muhafaza etmek için karnını doyurmaktır." (Abdülhak Şinasi Hisar)

YOSUN

  1. [isim] Tallı bitkilerin, çoğu sularda, ağaç veya taşların üzerinde yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad

FAUNA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Direy

UĞRUN

  1. [zarf] Gizlice

BUNMA

  1. [isim] Bunmak durumu

YUNAK

  1. [isim] Hamam

KARUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok zengin kimse

SÜTUN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon
    • "Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon
    • "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Alt alta sıralanmış şeyler dizisi
    • "Rakam sütunu."
  4. Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey
    • "Alev sütunu. Su sütunu."
  5. Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey

BABUN
...
ZEBUN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Güçsüz, zayıf, âciz
    • "İnsan gözünden ziyade, bu kafese konmuş vahşi, yırtıcı hayvanların, içleri hırs, haşinlik ve ürkeklikle dolu, heybetli fakat zebun gözlerine benziyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek." (Yavuz. Sultan Selim)
    • "Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ONGUN

  1. [sıfat] Çok verimli, bol, eksiksiz
  2. Yarar duruma gelmiş, bayındır
  3. Mutlu
  4. Kutlu, uğurlu

BOYUN

  1. [isim] Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi
    • "Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." (Atilla İlhan)
    • "Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Eli göğsünde, boyun keserek dervişçe bir selamla alçak bir sedirin ucuna ilişti." (Haldun Taner)
    • "Hürrem Hakkı, Ferhunde'nin önünde boyun kırdı." (Mahmut Yesari)
  2. Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım
    • "Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi." (Peyami Safa)
  3. Sorumluluk
  4. Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer
  5. Üzeri
    • "Günahı söyleyenlerin boynuna, derler ki bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TOSUN

  1. [isim] Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
  2. Sağlıklı, tıknaz delikanlı
    • "Yanında oturan nefer, tosun bir oğlan; ona dik dik bakıyor, kızıyor gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)

BUNAK

  1. [sıfat] Bunamış olan (kimse), matuh
    • "Kendini isteyenler hep cılız, sıska, ihtiyar, bunak adamlardı." (Ömer Seyfettin)

TUNUS
...
PAUNT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sterlin

SUNUM

  1. [isim] Sunma işi
  2. Bir bildirinin çeşitli yollarla dinleyenlere aktarılması
  3. Lokma, parça

YUNMA

  1. [isim] Yunmak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü