İçinde tak olan 6 harfli 32 kelime var. İçerisinde TAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tak olan kelimeler listesine ya da Sonu tak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAT, TAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAKDİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- "Kemerlerindeki kurşunların her birisini ayrı ayrı takdis ettim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- KOSTAK
-
-
[sıfat]
Zarif, kibar, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı
- "Boşa kostaklanma kostak değilsin karam." (Halk türküsü)
-
Yiğit, kabadayı, yürekli
-
[sıfat]
Zarif, kibar, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı
- TAKSİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısaltma, kısma
-
Kusurda bulunma
-
Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu
- "Elbette bir taksirimiz varmış ki çekiyoruz. Bugünleri de görmek mukaddermiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kısaltma, kısma
- KALTAK
-
-
[isim]
Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
-
Kuskunsuz eyer
-
İffetsiz, namussuz kadın
- "Bırak be, dedi, kendi kendine, elin kaltağı için dövüşecek miyim?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
- TAKRİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaklaştırma
-
[isim]
Yaklaştırma
- BULTAK
-
-
[isim]
Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu
-
[isim]
Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu
- ÖSTAKİ
-
-
[isim]
Östaki borusu
-
[isim]
Östaki borusu
- TAKVİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem
-
Bir yılın günlerini, aylarını, sayılı günlerini gösteren, değişik biçimlerde yapılmış çizelge veya defter
- "Takvimi iki gündür koparmadım." (Atilla İlhan)
-
Yapılacak bir işin türlü evrelerini zamana bağlı olarak gösteren program
-
[isim]
Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem
- KONTAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması, temas
-
Motorlu araçları çalıştırmaya yarayan düzenek
-
Bağlantı, ilgi
-
[sıfat]
Ruh sağlığı yerinde olmayan, dengesiz
-
[isim]
Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması, temas
- TAKTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava savaşını yönetme sanatı
- "Artık yapacak işleri kalmamış da afyon kaçakçılarına, karaborsa gangsterlerine taktik vermeye kalkmışlar." (Halide Edip Adıvar)
-
İstenen sonuca ulaşmak amacıyla izlenen yol ve kullanılan yöntemlerin tümü
- "Hayatında ilk ve son defa başvurduğu taktik de bu oldu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava savaşını yönetme sanatı
- TAKSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Parçalara bölme, bölüştürme
- "Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu." (Atilla İlhan)
-
Bölme
-
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının içinden geldiği biçimde yaptığı müzik
- "Davullar çalarken, kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Parçalara bölme, bölüştürme
- TAKDİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi karşılıksız olarak birine verme, sunma
- "İlk karşılık olarak şunu takdim edeyim." (Refik Halit Karay)
-
Tanıtma, tanıştırma
- "... nihayet Mehmet Akif Bey'e de takdim edildim." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Seni bu gece bizim eski diplomatımıza takdim edeceğim." (Ömer Seyfettin)
-
Öne alma, önceye alma
-
[isim]
Bir şeyi karşılıksız olarak birine verme, sunma
- YALTAK
-
-
[sıfat]
Yaltakçı
-
[sıfat]
Yaltakçı
- MÜŞTAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış
-
[isim]
Türev
-
[sıfat]
Başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış
- PAYTAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çarpık, eğri bacaklı
-
[isim]
Satranç oyununda piyade taşı
-
[sıfat]
Çarpık, eğri bacaklı
- TAKRİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yerleştirme, yerleştirilme
-
Anlatma, anlatış, ders verme
- "Dersi kitaptan mı takip ediyorlar yoksa takrirden mi?" (Haldun Taner)
-
Önerge
-
Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini söyleme
-
[isim]
Yerleştirme, yerleştirilme
- TAKYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama
-
[isim]
Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama
- TAKSİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir borcun belli zamanlarda ödenmesi gerekli olan parçalarından her biri
- "Sen nasıl olsa memursun, taksitle her şeyi alabilirsin." (Çetin Altan)
-
[isim]
Bir borcun belli zamanlarda ödenmesi gerekli olan parçalarından her biri
- TAKTİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Damıtma, imbikten çekme
-
[isim]
Damıtma, imbikten çekme
- TAKDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
- "... herkesin takdirini kazanarak yükselmek ümidi bizi işimizin başına koşturuyor." (Şevket Rado)
- "Ama içinden yine onu takdir etmekten de geri kalmazmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama
- "Yarın pazar karıcığım / İşe gitmek var, takdir edersin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Takdirname
-
Değer biçme
- "Yapının takdirini bilirkişi yaptı."
-
Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı
-
"Bu, şu, o" gösterme sıfatlarıyla kalma durumunda kullanıldığında "O durumda, böyle olunca" anlamlarında durum veya şart bildiren bir söz
- "Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar." (Atatürk)
-
Yazgı
-
[isim]
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme