İçinde si olan 5 harfli 139 kelime var. İçerisinde Sİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında si olan kelimeler listesine ya da Sonu si ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İS, Sİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SİVAS
- ...
- FİLSİ
-
-
[sıfat]
Fili andıran, file benzeyen, fil gibi
-
[sıfat]
Fili andıran, file benzeyen, fil gibi
- SİLLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Elin iç yüzüyle vurulan tokat
- "Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Elin iç yüzüyle vurulan tokat
- SİLME
-
-
[isim]
Silmek işi
-
[zarf]
Ağzına kadar dolu, sıvama, lebalep
- "O çağlarda saraylar, konaklar, yalılar silme cariyedir." (Salâh Birsel)
-
Baştan aşağı, tam olarak, tamamen
-
Duvar, tavan vb. yerlerde yapılan kabartma kenar
-
[isim]
Silmek işi
- NASİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nesir yazan, nesir ustası
-
[isim]
Nesir yazan, nesir ustası
- MAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Uzun
-
[isim]
Maksi etek
-
[sıfat]
Uzun
- FASİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kötü, bozuk
- "Fasit fikir."
-
Ara bozucu, fesat çıkaran, müfsit
- "Fasit adam."
-
[sıfat]
Kötü, bozuk
- ASİST
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sayı veya gol pası
-
[isim]
Sayı veya gol pası
- KESİK
-
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- "Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Kesilerek bozulmuş olan
- "Kesik süt."
-
Kısa
-
[isim]
Çiğ sütten yapılan yağsız peynir, çökelek, ekşimik
-
[isim]
Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür
- "İçinde bir gazete kesiği var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kesilmiş olan yer
- "Parmağındaki kesikler."
-
[isim]
Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek
-
Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu)
-
Parası olmayan
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- SİYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
- EVSİN
-
-
[isim]
Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer
- "Avcılar evsinler yapmışlardı ağaçlıkların arasında ..." (Ayla Kutlu)
-
[isim]
Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer
- SİNOP
- ...
- SİLGİ
-
-
[isim]
Kalem veya daktiloyla yazılmış, çizilmiş şeyleri silmeye yarayan, birleşiminde kauçuk olan madde
-
Tebeşirle yazılmış şeyleri silmeye yarayan keçe, sünger veya kumaş parçaları
-
Hamam takımı, havlu
-
[isim]
Kalem veya daktiloyla yazılmış, çizilmiş şeyleri silmeye yarayan, birleşiminde kauçuk olan madde
- ESİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dişi tutsak
-
Cariye, dişi köle
-
[isim]
Dişi tutsak
- KESİT
-
-
[isim]
Bir şey enlemesine veya boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey
- "Ağacın kesiti."
-
Bir toplumun bölümü, kesim
-
Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç
-
Bir cisim düz olarak kesildiğinde ortaya çıkan düzlemin biçimi, makta
- "Bir kürenin her kesiti daire biçiminde olur."
-
[isim]
Bir şey enlemesine veya boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey
- CESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Büyük, iri, kocaman
- "Arzı baştan başa cesim ormanlar kaplamış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Büyük, iri, kocaman
- SİNLE
-
-
[isim]
Mezarlık
-
[isim]
Mezarlık
- SİVRİ
-
-
[sıfat]
Ucu keskin ve batıcı olan
- "Sivri gagasından kelimeler çıkarken sanki birer ok oluyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ucuna doğru gittikçe incelen
- "Aşağıda gördüğümüz dik ve sivri bir binanın üst katında çay içmeye gideceğiz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Palamut
-
Genel tutumun veya geleneklerin dışında kalan, göze batıcı özelliği olan, aşırı
- "Sivri uçlar. Sivri bir adam."
-
[sıfat]
Ucu keskin ve batıcı olan
- EKSİK
-
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- "Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- "Sağ gözünden, güneş vurdukça sağa sola yansıyan tek gözlüğünü eksik etmezdi." (Atilla İlhan)
- "Köyde Nevin'i sevenler de eksik değildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir ufak sac mangal, kış yaz önünden eksik olmaz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
- "Bu sözü ağzından eksik etmez."
-
Az
- "Arada can sıkıntısından doğma kavgalar da hiç eksik değil..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İhtiyaç duyulan şey
- "Aklı sıra bu eksiğini biraz olsun doldurmaya çalışıyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- FASİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık ve düzgün (anlatış)
- "... sözleri daha fasih çıkarmak için hafif şapırtılarla oynayan kırmızı dudaklarına takılıyordu." (Peyami Safa)
-
Açık ve düzgün konuşma yeteneği olan
-
[sıfat]
Açık ve düzgün (anlatış)