İçinde sak olan 8 harfli 37 kelime var. İçerisinde SAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sak olan kelimeler listesine ya da Sonu sak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKS, ASK, KAS, SAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAKLAYIŞ
-
-
[isim]
Saklama işi veya biçimi
-
[isim]
Saklama işi veya biçimi
- BASAKSIZ
-
-
[sıfat]
Merdiveni olmayan
- "Kavağın dibine gülük yaptırdım / Basaksız evlere hayat yaptırdım." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
Merdiveni olmayan
- YEKNESAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Tekdüze
-
[sıfat]
Tekdüze
- SARSAKÇA
-
-
[sıfat]
Titrer gibi, sarsak
-
[zarf]
Sarsak bir biçimde, titreyerek
-
[sıfat]
Titrer gibi, sarsak
- KURSAKLI
-
-
[sıfat]
Kursağı olan
- "Kursaklı düdük."
-
Guatr hastalığı olan (kimse)
-
[sıfat]
Kursağı olan
- SUSAKLIK
-
-
[isim]
Susamış olma durumu
-
Salaklık, aptallık
-
[isim]
Susamış olma durumu
- SAKLANTI
-
-
[isim]
Saklanan şey
-
[isim]
Saklanan şey
- SAKSONYA
-
-
[isim]
Almanya'da Saksonya bölgesinde yapılan, iyi nitelikli porselen tabak veya kap
-
[isim]
Almanya'da Saksonya bölgesinde yapılan, iyi nitelikli porselen tabak veya kap
- SAKINGAN
-
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
- SAKULETA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Silindir biçiminde bir demirin içine çivi, cıvata vb. maddelerin doldurulması ile yapılan bir tür mermi
-
[isim]
Silindir biçiminde bir demirin içine çivi, cıvata vb. maddelerin doldurulması ile yapılan bir tür mermi
- SAKINMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- "Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş." (Haldun Taner)
-
Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak
- "Bir insanı, yanında uşak gibi kullandıracak her işten sakın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Korumak, esirgemek, gözetmek
- "Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- BURUNSAK
-
-
[isim]
Hayvan yavrusunun anasından süt emmesini önlemek için burnuna geçirilen başlık, burunsalık
-
Hayvanların burunlarına geçirilen ip, burunsalık
-
[isim]
Hayvan yavrusunun anasından süt emmesini önlemek için burnuna geçirilen başlık, burunsalık
- SARIMSAK
-
-
[isim]
Zambakgillerden, 25-100 cm yükseklikte, yapraklarında, saplarında ve toprak altındaki soğanında kokulu yağ bulunan bir kültür bitkisi (Allium sativum)
-
Bu bitkinin baharat olarak kullanılan dişli bölümü
-
[isim]
Zambakgillerden, 25-100 cm yükseklikte, yapraklarında, saplarında ve toprak altındaki soğanında kokulu yağ bulunan bir kültür bitkisi (Allium sativum)
- SARMISAK
-
-
[isim]
Bakınız sarımsak
-
[isim]
Bakınız sarımsak
- SAKİTLİK
- ...
- İLTİSAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bitişken
-
[sıfat]
Bitişken
- İMSAKİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ramazanda imsak vaktini ve namaz vakitlerini gösteren çizelge
-
[isim]
Ramazanda imsak vaktini ve namaz vakitlerini gösteren çizelge
- SAKLAMAK
-
-
[-i]
Elinde bulundurmak, tutmak
- "Okul kitaplarımı saklıyorum."
-
[-i]
Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak
- "Paralarını kasada saklıyor."
-
Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak
-
[-i]
Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmek
- "Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak."
-
[-i]
Gizli tutmak, duyurmamak
- "Bu haberi ondan saklamışlar."
-
[-i]
Birine vermek için ayırmak
- "Bu kitabı size sakladım."
-
[nsz]
Korumak, esirgemek
- "Allah saklasın."
-
[-i]
Elinde bulundurmak, tutmak
- SAKİLLİK
- ...
- SAKATLIK
-
-
[isim]
Sakat olma durumu, malullük, maluliyet
-
Kaza, terslik
- "Elinden bir sakatlık çıkmasın."
-
Yanlış, kusur, hata
- "Sakatlığın sebebini gayet iyi görmüştür. Bunun nasıl tamir edileceğini biliyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sakat olma durumu, malullük, maluliyet