İçinde r olan 8 harfli 3662 kelime var. İçerisinde R harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında r harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu r harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AMORFLUK
-
-
[isim]
Biçimsizlik
-
[isim]
Biçimsizlik
- AŞIRINTI
-
-
[isim]
Aşırılmış olan şey
- "Cemiyetin çaldıklarına nazaran adi sokak hırsızlarının aşırıntıları adam sen de denecek bir hafiflikte kalırdı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Aşırılmış olan şey
- BORDROLU
-
-
[sıfat]
Bordrosu olan
-
[sıfat]
Bordrosu olan
- BÖRTLEME
- ...
- BÖRTÜLME
-
-
[isim]
Börtülmek işi
-
[isim]
Börtülmek işi
- GÖLERMEK
-
-
[nsz]
Göl durumuna gelmek
-
Hayvanın ipi ayağına ve boynuna dolaşarak kalkamayacak biçimde yere yıkılmak
-
[nsz]
Göl durumuna gelmek
- GÖSTERİM
-
-
[isim]
Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon
-
Sinema salonlarında filmin gösterilmeye başlaması, vizyon
-
Sinema, tiyatro, konser vb. sanat dallarında verilen gösterilerden her biri, seans
-
[isim]
Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon
- GÜRLEMEK
-
-
[nsz]
Kalın ve gür ses çıkarmak
- "Pala bıyıklı adamın sesi kapının önünde gürledi." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Huri'nin anası, doğurduktan sonra bir tifo hastalığında gürleyip gitmişti." (Nabizade Nazım)
-
[nsz]
Kalın ve gür ses çıkarmak
- İKRAHLIK
-
-
[isim]
Tiksinti
- "Allah sana bu tütünden ikrahlık versin."
-
[isim]
Tiksinti
- KORUNCAK
-
-
[isim]
Ambalajlanan malı dış etkilere karşı korumak için ambalaj çatısına çakılan tahta, kontrplak vb. malzeme, mahfaza
-
[isim]
Ambalajlanan malı dış etkilere karşı korumak için ambalaj çatısına çakılan tahta, kontrplak vb. malzeme, mahfaza
- KUŞBURNU
-
-
[isim]
Çalılık ve ormanlık alanlarda yetişen, soluk pembe renkte çiçekler açan bir ağaç, yaban gülü ağacı (Rosa canina)
-
Bu ağacın parlak kırmızı renkli, içi tüylü ve çekirdekli meyvesi
-
Bu meyveden yapılan içecek
-
[isim]
Çalılık ve ormanlık alanlarda yetişen, soluk pembe renkte çiçekler açan bir ağaç, yaban gülü ağacı (Rosa canina)
- PERHİZLİ
-
-
[sıfat]
Perhiz yapan (kimse)
-
[sıfat]
Perhiz yapan (kimse)
- RAKAMSIZ
-
-
[sıfat]
Rakamı olmayan
-
[sıfat]
Rakamı olmayan
- RANDIMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Verim
- "Orada evin randımanı artıyorsa burada da kulübün randımanı artacak." (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[isim]
Verim
- SAFDERUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kolayca aldatılan, saf
- "Tabanlarına indirilecek sopaların canını daha ziyade acıtacağını anlamayacak kadar da safderun değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Kolayca aldatılan, saf
- SARSINTI
-
-
[isim]
Sarsılma işi, birden sallanma
- "Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi." (Haldun Taner)
-
Titreme, titreyiş
- "Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Deprem
-
Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri
- "İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı."
-
Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
- "Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar." (Necati Cumalı)
-
Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü, sadme
-
[isim]
Sarsılma işi, birden sallanma
- AVANGART
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öncü
-
[isim]
Öncü
- BARDAKÇI
-
-
[isim]
Bardak, çömlek vb. yapan veya satan kimse
-
[isim]
Bardak, çömlek vb. yapan veya satan kimse
- CÜRETSİZ
-
-
[sıfat]
Cüreti olmayan
- "Etrafınızda mahcup, cüretsiz, beceriksiz dolaşır." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Cüreti olmayan
- DİRENMEK
-
-
[nsz]
Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda karşı koymak, ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek
- "Çantayı almak isterlerse sakın direnme, ver." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda karşı koymak, ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek