İçinde OL olan 5 harfli 70 kelime var. İçerisinde OL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında OL olan kelimeler listesine ya da Sonu OL ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOLYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ucuna süs eşyaları konularak boyna takılan takı
-
[isim]
Ucuna süs eşyaları konularak boyna takılan takı
- YOLMA
-
-
[isim]
Yolmak işi
-
Sapı orakla biçilmeyecek kadar kısa kalmış ekin
-
[isim]
Yolmak işi
- SOLUŞ
-
-
[isim]
Solma işi veya biçimi
-
[isim]
Solma işi veya biçimi
- DOLUŞ
-
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi
-
[isim]
Dolma işi veya biçimi
- DOLAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
-
[isim]
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi
- DOLAK
-
-
[isim]
Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası
-
Baş örtüsü, yazma
-
Boyun atkısı
-
[isim]
Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası
- KOLCU
-
-
[isim]
Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız
- "Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti." (Ömer Seyfettin)
-
Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse
- "Kolcuya hizmetçi ısmarladık."
-
[isim]
Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız
- YOLUK
-
-
[sıfat]
Yolunmuş olan
- "Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu." (Mahmut Yesari)
-
[sıfat]
Yolunmuş olan
- DOLAY
-
-
[isim]
Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, çevre, havali, etraf
- "Yaratma heyecanı içinde yorulma denen şey onun dolayına uğramazdı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, çevre, havali, etraf
- SOLAK
-
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
-
[isim]
Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı
-
[sıfat]
Genellikle sol elini kullanan (kimse)
- VOLTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir halatı bir yere bir kez dolama veya babalara yöntemince sarma
- "Çaylarını içtikten sonra Şifa ile Moda arasında üç aşağı beş yukarı volta atmak üzere davranırlar." (Salâh Birsel)
-
Zincirin demire veya iki zincirin birbirine dolanması
- "Onu, odamın penceresinden, her sabah kahvaltıdan önce, verandada bir aşağı bir yukarı volta vururken görürdüm." (Necati Cumalı)
-
Geminin rüzgâra karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması
-
Sürekli aşağı yukarı gidip gelme, yürüme, dolaşma
-
[isim]
Bir halatı bir yere bir kez dolama veya babalara yöntemince sarma
- YOLCU
-
-
[isim]
Yolculuğa çıkmış kimse
- "Onu Bursa'ya yolcu ederken rıhtımda gittikçe küçülerek mendil sallayışı..." (Atilla İlhan)
-
Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse
- "Gişelerin önünde işsiz güçsüzler, erken gelen yolcular dolanıyordu." (Necati Cumalı)
-
Doğması beklenen çocuk
-
İyileşmesi umutsuz hasta
-
İşten çıkarılması beklenen kimse
-
[isim]
Yolculuğa çıkmış kimse
- DOLGU
-
-
[isim]
Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
- "Diş dolgusu."
-
Toprak doldurma işlemi
-
Bu işlemin sonucu
-
Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak vb. malzeme
-
[isim]
Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
- GOLLÜ
-
-
[sıfat]
Golü olan
-
[sıfat]
Golü olan
- OLASI
-
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
- BOLCA
-
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- "Bolca bir pantolon."
-
[zarf]
Oldukça çok, çokça
- "Bu yıl bolca yağmur düştü." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- VİYOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Satış sırasında yumurtayı korumayı amaçlayan, atık malzemeden yapılmış özel kap
-
[isim]
Satış sırasında yumurtayı korumayı amaçlayan, atık malzemeden yapılmış özel kap
- OLMUŞ
-
-
[sıfat]
Olgunlaşmış, ergin
-
[sıfat]
Olgunlaşmış, ergin
- POLKA
-
-
[isim]
Bir çeşit Polonya dansı
-
Bu dansın müziği
-
[isim]
Bir çeşit Polonya dansı
- KOLAY
-
-
[sıfat]
Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç ve zor karşıtı
- "Cebimde mevcut paradan bu kadar bir şey buna tahsis etmek pek kolaydı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
- "Yanlışını düzeltmek için bir kolayını aramaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kolaylık
- "İşin kolayını buldum."
-
[zarf]
Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe
- "Yolu bulmak kolay oldu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[sıfat]
Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç ve zor karşıtı