İçinde lak olan 7 harfli 57 kelime var. İçerisinde LAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lak olan kelimeler listesine ya da Sonu lak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YIRTLAK
-
-
[sıfat]
Göz kuyruğu yırtılmış gibi açık duran (göz)
-
[sıfat]
Göz kuyruğu yırtılmış gibi açık duran (göz)
- BURTLAK
-
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
- ŞAVALAK
-
-
Aptal, alık, sersem, budala
-
Aptal, alık, sersem, budala
- LAKERDA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura
- "Aşçı kadın ömründe lakerda görmemiş." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura
- YATALAK
-
-
[sıfat]
Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)
- "Şu rezalete bakın, yatalak gibi uzanmışlar." (Ömer Seyfettin)
- "Bu kapanık, rutubetli yerde yatalak olup kalmaktan kurtulurum." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)
- HORTLAK
-
-
[isim]
Mezardan çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet
-
[isim]
Mezardan çıkarak insanları korkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet
- ANLAKLI
-
-
[sıfat]
Zeki
-
[sıfat]
Zeki
- LAKIRTI
-
-
[isim]
Söz, laf
- "Biz burada lakırtıya başlayalı iki dakika ya oldu ya olmadı." (Peyami Safa)
- "Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye lakırtı çıkardılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir gün sinirli olur da ters bir lakırtı ederse ben susarım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Birbirine lakırtı yetiştirmeye, cevap bulmaya çalışıyorlar ." (Memduh Şevket Esendal)
-
Boş söz, dedikodu, laf
- "Lakırtıdır o, aldırma!"
-
[isim]
Söz, laf
- FELAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- "İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Çok kötü
- "Felaket bir yazı."
-
[sıfat]
Şaşırtıcı, hayrete düşürücü
- "Bu kız felaket."
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- İNFİLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlü bir biçimde patlama
- "Bazen en ehemmiyetsiz bir kıvılcım en müthiş bir infilaka sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Güçlü bir biçimde patlama
- AHLAKLI
-
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına bağlı, bunlara uygun davranan (kimse)
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına bağlı, bunlara uygun davranan (kimse)
- LAKLAMA
-
-
[isim]
Laklamak işi
-
[isim]
Laklamak işi
- GALAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gök ada
- "Evrende milyonlarca galaksi, her galakside milyonlarca güneş var." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Gök ada
- LAKONİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kısa ve özlü (söz), veciz
- "Son derece lakonik olan bu tebliği..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Kısa ve özlü (söz), veciz
- TALAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- "Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- GOMALAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine
-
[isim]
Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine
- GIRTLAK
-
-
[isim]
Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere
- "Gırtlak veremi midir nedir, çehresinde damla kan yok." (Sermet Muhtar Alus)
- "İşrete düşkünlüğünü anlata anlata bitiremiyorlar, gırtlağına kadar borç içindeymiş." (Atilla İlhan)
-
Yiyip içme
- "Gırtlak derdi."
-
Ses rengi, yapısı
-
[isim]
Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere
- BİLAKİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Tersine olarak, tam tersine, tersine, aksine
- "Bilakis tecrübeli bir adam gibi söz söylüyorum, inanınız." (Peyami Safa)
-
[zarf]
Tersine olarak, tam tersine, tersine, aksine
- AHLAKÇA
-
-
[zarf]
Ahlak anlayışına göre, ahlak değerleri bakımından, ahlaken
-
[zarf]
Ahlak anlayışına göre, ahlak değerleri bakımından, ahlaken
- LAKAPLI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir lakabı olan
-
Lakap takılmış olan
-
[sıfat]
Herhangi bir lakabı olan