İçinde lak olan 5 harfli 37 kelime var. İçerisinde LAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lak olan kelimeler listesine ya da Sonu lak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALAK
-
-
[isim]
Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan kimse
-
[isim]
Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan kimse
- KALAK
-
-
[isim]
Burun, burun ucu
-
Gelin tacı
-
Tezek yığını
-
[isim]
Burun, burun ucu
- ŞALAK
-
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
- TALAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
-
[isim]
Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
- ABLAK
-
-
[sıfat]
Yayvan ve dolgun (yüz)
- "Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri." (Orhan Kemal)
-
[sıfat]
Yayvan ve dolgun (yüz)
- LAKÇI
-
-
[isim]
Laka veya vernik süren işçi
-
[isim]
Laka veya vernik süren işçi
- ALAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlgi
- "Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Fabrikayla alakamı kestim."
-
Gönül bağı
-
[isim]
İlgi
- KULAK
-
-
[isim]
Başın her iki yanında bulunan işitme organı
- "Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Bazıları hava kirlenmesinde olduğu gibi bu eleştirileri kulak ardı ediyorlar." (Haldun Taner)
- "Bunların sözlerine ne diye kulak asıyor, ona göre yapacağın işi kestiriyorsun?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir kere söze başladı mı isterdi ki herkes kulak kesilip onu dinlesin." (Haldun Taner)
-
Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
- "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri
-
Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu
-
Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça
-
Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri
-
Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
-
[isim]
Başın her iki yanında bulunan işitme organı
- İHLAK
- ...
- LAKOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hanigiller familyasından yuvarlak kuyruğu bulunan bir balık türü (Epinephelus zeneus)
-
[isim]
Hanigiller familyasından yuvarlak kuyruğu bulunan bir balık türü (Epinephelus zeneus)
- POLAK
- ...
- LAKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Ama, fakat
- "Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[bağlaç]
Ama, fakat
- YOLAK
-
-
[isim]
Patika
- "Evlerinin önü yoldur yolaktır / Başımızda dönen derttir dolaptır." (Halk türküsü)
-
[isim]
Patika
- AVLAK
-
-
[isim]
Avı çok olan yer, av yeri
-
[isim]
Avı çok olan yer, av yeri
- DILAK
-
-
[isim]
Bızır, klitoris
-
[isim]
Bızır, klitoris
- DALAK
-
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
-
Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
-
Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
-
Bal peteği
-
[isim]
Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
- LAKAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- "Arkadaşının taktığı bu lakabı, Ger Ali, soyadı kanunu çıkınca isminin başından alıp sonuna koydu mu bilmiyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- EFLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gökler
-
[isim]
Gökler
- AĞLAK
-
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- EMLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul
- "Eline geçen serveti emlake yatırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul