İçinde kal olan 7 harfli 71 kelime var. İçerisinde KAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kal olan kelimeler listesine ya da Sonu kal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MEDİKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Tıbba ait, tıpla ilgili
-
İyileştiren, sağaltan
-
[sıfat]
Tıbba ait, tıpla ilgili
- KALECİK
- ...
- KALHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Kal (I) işi yapılan yer
-
[isim]
Kal (I) işi yapılan yer
- KALIMLI
-
-
[sıfat]
Kalıcı, yok olmayan, ölümsüz, zevalsiz, baki, payidar
-
[sıfat]
Kalıcı, yok olmayan, ölümsüz, zevalsiz, baki, payidar
- PLAKALI
-
-
[sıfat]
Üzerinde plaka bulunan
-
[sıfat]
Üzerinde plaka bulunan
- SAKALLI
-
-
[sıfat]
Sakalı olan
- "Uzaktan çadırımıza doğru gelen siyah sakallı, kırk beşlik bir bedeviyi işaret ettiler." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yaşı geçkin savaş tutsağı
-
[sıfat]
Sakalı olan
- SAKALIK
-
-
[isim]
Sakanın işi
-
[isim]
Sakanın işi
- KALÇALI
-
-
[sıfat]
Kalçası geniş olan
-
[sıfat]
Kalçası geniş olan
- RADİKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Köklü, kesin, kökten
- "Radikal hareket."
-
Köktenci
-
[sıfat]
Köklü, kesin, kökten
- MİNKALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İletki
-
[isim]
İletki
- KALÇETE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Elle örülerek yapılan yassı halat
-
[isim]
Elle örülerek yapılan yassı halat
- TEKALİF
- ...
- KALITÇI
-
-
[isim]
Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, vâris
-
[isim]
Bir kalıttan yasalar gereğince yararlanan kimse, mirasçı, vâris
- KALOTİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf negatifleri elde etme yöntemi
-
[isim]
Yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf negatifleri elde etme yöntemi
- KALAYCI
-
-
[isim]
Kap kalaylayan kimse
-
[sıfat]
Üstünkörü iş yapan, sahtekâr
-
[isim]
Kap kalaylayan kimse
- KALAMİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğada az bulunan, güç işlenen, hidratlı çinko silikat
-
Havada, yüksek ısıda işlenen metal parçaların yüzeyinde oluşan oksit katmanı
-
[isim]
Doğada az bulunan, güç işlenen, hidratlı çinko silikat
- HIRKALI
-
-
[sıfat]
Hırkası olan
-
[sıfat]
Hırkası olan
- MARKALI
-
-
[sıfat]
Markası olan
-
[sıfat]
Markası olan
- KALIPLI
-
-
[sıfat]
Kalıplanmış olan
-
Düzgün, biçimli
- "Hüseyin Efendi, ütülü pantolonu, kalıplı fesi, yeni kravatı, temiz gömleği ve olgun konuşması ile sahiden efendiydi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İri yapılı, heybetli
-
[sıfat]
Kalıplanmış olan
- KALKMAK
-
-
[nsz]
Gitmek üzere yerinden ayrılmak
- "Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız."
-
[-den]
Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak
- "Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[-den]
Uyanarak yataktan ayrılmak
- "İstemeye istemeye, altüst olmuş yataktan kalktım." (Ömer Seyfettin)
-
Yukarı doğru yükselmek
- "Terazinin bir gözü inince öbürü kalkar."
-
Taşıtlar yola çıkmak
- "Tren saat onda kalktı."
-
[-den]
Uçmak, havalanmak
- "Uçak pistten kalktı."
-
Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak
- "Çıkın arabaya, kalkacak şimdi, kalacaksınız buracıkta!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-e]
Hayvan iki art ayağı üzerinde dik durum almak
- "At, art ayakları üzerine kalktı."
-
Kabarmak, ayrılmak
- "Masanın kaplaması kalktı."
-
Derlenip götürülmek
- "Ne zaman kalkacağını, nereye gömüleceğini bilmek, bildirmek mümkün değil." (Memduh Şevket Esendal)
-
Hasta iyileşerek gezecek duruma gelmek
- "Hasta bir haftaya kadar kalkar."
-
Varlığı, hayatı son bulmak
- "Halifelik kalktı."
-
[-den]
Yok olmak, artık bulunmamak
- "Ortalıktan kar kalkınca..."
-
[-e]
Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek
- "Gözlüklerini takmadan okumaya kalktı." (Necati Cumalı)
-
Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak
- "Yasanın bu maddesi kalktı."
-
Uygulanmaz olmak
- "Sıkıyönetim kalktı."
-
Güncelliğini yitirmek
- "Bu âdet çoktan kalktı."
-
[-e]
Bir durumdan başka bir duruma geçmek
- "Dörtnala kalkmak."
- "Tırısa kalkmak."
-
[-den]
Başka yere gitmek, taşınmak
- "O yıl, çok geçmeden piyade taburu bizim ilçeden başka ilçeye kalktı." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Ayakta beklemek
- "Mektepte cezaya kalkmış gibi duruyorsun." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Gitmek üzere yerinden ayrılmak