İçinde ı olan 6 harfli 1110 kelime var. İçerisinde I harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ı harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ı harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPÇIK
-
-
[isim]
Küçük kap
-
Boş mermi kovanı
- "Fişek kapçığı."
-
Tahıl tanelerinde kabuk
-
[isim]
Küçük kap
- KAYYIM
- ...
- KIYMAK
-
-
[-i]
Çok ince ve küçük parçalar biçiminde doğramak
- "Eti kıymak."
-
[-e]
Acımadan vermek, esirgememek, feda etmek
- "Beş altı kuruşa daha kıyarak sağlamca bir ip tedarik etti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-e]
Acımayıp öldürmek
- "Zavallıya nasıl kıydılar?"
-
[-e]
Acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
- "Ne yapayım, ben de ekmek istiyorum, hayatımı kazanıyorum, bana kıymayın." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Çok ince ve küçük parçalar biçiminde doğramak
- ŞIRNAK
- ...
- SIRPÇA
- ...
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- AĞDACI
-
-
[isim]
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi
-
Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse
-
[isim]
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi
- AYIRAÇ
-
-
[isim]
Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede kullanılan bileşikler, belirteç, miyar, reaktif
-
[isim]
Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede kullanılan bileşikler, belirteç, miyar, reaktif
- ÇAPALI
-
-
[sıfat]
Çapalanmış (yer)
-
Çapası olan
-
[sıfat]
Çapalanmış (yer)
- KAÇKIN
-
-
[isim]
Bir yerden veya bir işten kaçmış kimse
- "Doktor kaçkını nice manyaklar içinde, narsist kompleksine müptela olanlar sandığınızdan çoktur." (Haldun Taner)
-
İnsanlardan uzak duran, insan içine çıkmak istemeyen kimse
-
[isim]
Bir yerden veya bir işten kaçmış kimse
- MIZRAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telli çalgıları çalmaya yarayan, kemik, maden, plastik veya özellikle kiraz ağacından yapılan alet, çalgıç, tezene
-
[isim]
Telli çalgıları çalmaya yarayan, kemik, maden, plastik veya özellikle kiraz ağacından yapılan alet, çalgıç, tezene
- RIHDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yazı kurutmak için kullanılan özel kumun konduğu üzeri delikli kap
-
[isim]
Yazı kurutmak için kullanılan özel kumun konduğu üzeri delikli kap
- YANGIN
-
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş
- "Yangın yaklaştığı için yaverleri ve dostları telaşta idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bey, bana teselli verecek yerde sen de yangına körükle gidiyorsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hastalıkta ateş
-
Coşkunluk
-
[sıfat]
Tutkun, düşkün, âşık
- "Haydi ben kumar yangınıyım fakat senin vaziyetin benimkinden daha vahim." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş
- CINCIK
-
-
[isim]
Bardak, kadeh, tabak vb. sırçadan veya porselenden yapılan şeyler, züccaciye
-
[isim]
Bardak, kadeh, tabak vb. sırçadan veya porselenden yapılan şeyler, züccaciye
- ÇUHACI
-
-
[isim]
Çuha dokuyan veya satan kimse
-
[isim]
Çuha dokuyan veya satan kimse
- HINÇLI
-
-
[sıfat]
Hıncı olan, öfkeli
- "Fransız General beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Hıncı olan, öfkeli
- ARALIK
-
-
[isim]
İki şey arasındaki açıklık, mesafe
- "İki masa arasında bir metre aralık var."
-
Sıra, vakit
- "O aralık açıkgözün biri de ayağımdan çıkan potini almış savuşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uygun, elverişli durum, fırsat
-
Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor
-
Yılın otuz bir gün süren, son ayı, ilk kânun, kânunuevvel
-
Ayakyolu
-
Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas
-
[sıfat]
Yarı açık, tam kapanmamış
-
Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre
-
Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık
-
Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk
- "Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır."
-
Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık
-
[isim]
İki şey arasındaki açıklık, mesafe
- MALTIZ
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak
- "Bahçenin bir köşesinde akşam için maltıza kömür yerleştiren aşçı, ellerini önündeki önlüğe silerek kapıda göründü." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak
- SIKMAÇ
-
-
[isim]
Kompresör
-
[isim]
Kompresör
- TANKÇI
-
-
[isim]
Tank kullanan veya tankla birlikte savaşan asker
-
[isim]
Tank kullanan veya tankla birlikte savaşan asker