İçinde ı olan 4 harfli 195 kelime var. İçerisinde I harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ı harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ı harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- IRAK
-
-
[sıfat]
Uzak
- "Sesin ıraktan gelir, yürek deler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Uzak
- ARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan
- "Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem." (Atilla İlhan)
-
Bulaşmış, musallat olmuş
- "Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme hâli seziyordu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sonradan ortaya çıkan
- AŞIM
-
-
[isim]
Aşma işi
-
Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi
- "Hayvan aşım istasyonu."
-
[isim]
Aşma işi
- ISIN
-
-
[isim]
Kalori
-
[isim]
Kalori
- ÇIĞA
-
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
- CILK
-
-
[sıfat]
Bozularak kokmuş (yumurta)
-
Cıvık
- "Çok çamurlu, cılk yollarda çoğu kadın olan köylüler, toplanmış bizi seyrediyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
İrinlenmiş
- "Uyuzlunun bilekleri cılk yara içindeydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sözünün eri olmayan
-
[sıfat]
Bozularak kokmuş (yumurta)
- HALI
-
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- "Pencerelerden Türk kadınlarının dokuduğu halılar ve seccadeler sarkıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- AYIT
-
-
[isim]
Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 m boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex agnus-castus)
-
[isim]
Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 m boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex agnus-castus)
- TIPA
-
-
[isim]
Tapa
-
[isim]
Tapa
- ASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı
- "Bir belgenin aslı."
- "Söylenenlerin aslı çıkarsa güç duruma düşecek."
- "Ömrü savaş içinde geçer insanın, aslına bakarsan, ekmeğini topraktan çıkarmak için." (Azra Erhat)
-
Kök, köken, kaynak
- "Yazının aslı resimdir."
-
Gerçeklik
- "Bu haberin aslı yok."
-
Soy, nesep
- "İnsan dedi, aslını unutmamalıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Gerçek, esas, hakikat
- "Genç kızın bıraktığı mektup asıl sebebi meydana çıkarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir şeyin temelini oluşturan, ana
-
[sıfat]
Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan
- "Asıl sanat budur."
-
[sıfat]
Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı
- "Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı."
-
(a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak
- "İşin asıl tuhaf tarafı. Kabahat asıl bundadır."
-
[isim]
Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı
- TAPI
-
-
[isim]
Tanrı
- "Karacaoğlan der ki taptığım tapı / Yıkılmaz Tanrı'nın yaptığı yapı" (Karacaoğlan)
-
[isim]
Tanrı
- ARIK
-
-
[isim]
Ark
- "Beş gün belinin, kollarının ağrısını duymadan Binnaz'ın önü sıra arık çekti." (Necati Cumalı)
-
Fide veya fidan dikilen yer
-
[isim]
Ark
- HINK
-
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz
- SIZI
-
-
[isim]
Hafif ve ince ağrı
- "Eli yarama dokunur dokunmaz bütün sızılarım birden diniverecek." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ruhsal acı, ıstırap
- "Depremlerin acısını sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Hafif ve ince ağrı
- ZIRH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaşlarda ok, kılıç, süngü vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi
-
Savaş gemilerinin veya bazı araçların dışına kaplanılan çelik levha
-
[isim]
Savaşlarda ok, kılıç, süngü vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi
- APIŞ
-
-
[isim]
Butların iç tarafı, iki bacak arası
-
[isim]
Butların iç tarafı, iki bacak arası
- TANI
-
-
[isim]
Hastalığın ne olduğunu araştırıp ortaya koyma, tanılama, teşhis
-
[isim]
Hastalığın ne olduğunu araştırıp ortaya koyma, tanılama, teşhis
- KIĞI
-
-
[isim]
Kığ
-
[isim]
Kığ
- SIVA
-
-
[isim]
Herhangi bir yapıdaki yüzeyleri düzgünleştirmek için kullanılan, yarı akışkan, kum, kireç, çimento karışımı veya toprak harç
-
Bir yapının duvarlarına sürülen ince harç tabakası
-
[isim]
Herhangi bir yapıdaki yüzeyleri düzgünleştirmek için kullanılan, yarı akışkan, kum, kireç, çimento karışımı veya toprak harç
- IĞIL
-
-
[isim]
Yavaş akan su
- "Iğılda yüzmek kolaydır."
-
[isim]
Yavaş akan su