İçinde g olan 6 harfli 517 kelime var. İçerisinde G harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında g harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ZAGREB
...
BİNGÖL
...
ÇIVGIN

  1. [isim] Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur
  2. Ağaç sürgünü, filiz
  3. Şıvgın

GERDEL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Süt vb. şeyler koymaya, hayvanlara yem vermeye yarayan kova biçiminde tahta veya deriden kap
  2. Gemilerde temizlik işlerinde kullanılan, saç veya pirinç çemberli tahta kova

YAYGIN

  1. [sıfat] Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan
    • "Yaygın bir söz. Yaygın bir inanç."
  2. Pek çok kimsede görülen ve beğenilen
    • "Yaygın bir kültürü ve her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı." (Haldun Taner)
  3. Sınırı genişlemiş
    • "Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." (Anayasa)

ELEMGE

  1. [isim] Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç
    • "Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

GİBİSİ

  1. [sıfat] Benzeri
    • "Ahmet gibisi yok."
    • "Öyle gibime geliyor ki bu işin içinden kolay çıkamayacağız."
    • "Bu teklifi doğru bulmamış gibisine getirdi."

GRAFİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kurşun kalemi ve bazı araç parçalarının yapımında kullanılan, yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri siyah renkli, yapay olarak billurlaşabilen bir çeşit doğal karbon

LENGER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yayvan ve kenarları geniş, büyük bakır kap
    • "Tenha köyün sokaklarında lengerler içinde balık götüren ateş bacaklı çocuklara baktım." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [sıfat] Bir lengerin alabileceği miktarda olan
    • "Beykoz çayırında iddiaya girip bütün bir kuzuyla bir lenger iç pilavını gövdeye rüyamızda mı indirmiştik." (Atilla İlhan)
  3. Gemi demiri

TEZGAH
...
GIYGIY

  1. [isim] Herhangi bir tür yaylı saz
    • "Yalıda eline bir gıygıy almayan tek kişi Ahmet Midhat Efendi'dir." (Salâh Birsel)

GRİPLİ

  1. Grip hastalığına yakalanmış (kimse)
    • "Belki onu alelade bir gripli sanıyordu, aceleye lüzum görmüyordu." (Peyami Safa)

GARAİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar

IZGARA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
  2. Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir
  3. Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril
    • "Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya." (Necati Cumalı)
  4. [sıfat] Bu araç üstünde pişmiş
    • "Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara
    • "Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı." (Sait Faik Abasıyanık)

SİNGLE

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bakınız tekli (1)

BEŞGEN

  1. [isim] Beş kenarlı çokgen, muhammes
  2. [sıfat] Bu biçimde olan

GÖRDES
...
AGNOZİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Duyularda herhangi bir bozukluk olmamasına rağmen sinir sisteminin belirli bir yerindeki doku bozukluğundan ileri gelen algı kaybı veya yokluğu

BAYGIN

  1. [sıfat] Bayılmış, kendinden geçmiş
    • "İki tarafına sarhoş sarhoş sallanan sandalda balıkçıyı baygın buldu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Süzgün
    • "Baygın bakış."
  3. Gönül vermiş
  4. İnsanı kendinden geçirir gibi olan
    • "Bahçe kapısına varmadan daha / Baygın kokusu ıhlamurun." (Zeki Ömer Defne)
  5. Yığılmış, dökülmüş
    • "Açık eflatun ipek perdeler baygın ve büyük kelebek kanatları hâlinde yere kadar uzanıyordu." (Ömer Seyfettin)

DALGIÇ

  1. [isim] Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
  2. Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü