İçinde fe olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde FE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fe olan kelimeler listesine ya da Sonu fe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ULUFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Osmanlılarda kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret

FERDA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Erte, yarın
    • "Ferdası sabah İstanbul trenine bindim." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Gelecek zaman, yarın

NEFES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Soluk
    • "Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti." (Çetin Altan)
    • "Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla "çiçek" ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı." (Refik Halit Karay)
    • "Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar." (Sermet Muhtar Alus)
  2. Şifa amacıyla hastaya okunan dua
    • "İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
    • "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
    • "Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Canlılık, hayat belirtisi
    • "Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür." (Orhan Veli Kanık)
    • "Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir

ÜLFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alışma, kaynaşma
    • "Kendilerine bir kimse bulunamıyor ki ülfet etsinler." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Tanışma, görüşme
    • "Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Dostluk, ahbaplık
    • "Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı." (Yahya Kemal Beyatlı)

FELEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gök, gökyüzü, sema
    • "Oyuna bir de kalender, feleğin çemberinden geçmiş ihtiyar komiser koyacaksınız." (Haldun Taner)
    • "Bir gün burada koyu ateş renginde bir hotoz görmüştür ki feleğini şaşırmıştır." (Salâh Birsel)
    • "Desenize ki işimiz iş; felekten öyle bir gün çalacağız." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Dünya, âlem
  3. Talih, baht, şans
    • "Felek oyun etmişti onlara, yiğitlerden ikisi uyuya kaldı." (Cemil Meriç)
  4. Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı

FEHİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlama, kavrama

FEHVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam
  2. Kavram, terim, deyim

MAHFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Deve, fil vb. hayvanların sırtına konulan, üzerine oturmaya yarayan sepet
    • "İkide bir beni mahfesinin yanına çağırarak biraz sonra uzağından geçeceğimiz ... ebediyetin adını, varsa hikâyesini söylerdi." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

FERMA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi

FETİŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, put
  2. Uğurlu sayılan şey
  3. Tapınırcasına sevilen şey veya kimse

SAFER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ay takviminin ikinci ayı, sefer ayı

ENFES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok güzel, en güzel
    • "Eline sağlık, ağacığım, sütlaç enfesti." (Yusuf Ziya Ortaç)

NEFER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Er
    • "En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kimse

FEMUR
...
ZAFER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Savaşta kazanılan başarı
    • "Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / Aha diyordu." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
  2. Birçok emek ve tehlikeli uğraşma pahasına erişilen mutlu sonuç, yengi, utku
  3. Bir yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı

ARİFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler, ön gün
    • "Bazı ramazan ve bayram arifelerinde teyzelerim beni Eyüp'teki aile mezarlığına götürürlerdi." (Reşat Nuri Güntekin)

LÜFER

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Eti beyaz, tadı güzel, gövdesi pullu bir balık (Pomatomus saltatrix)
    • "Lüfer varken palamut yenir mi, diye çıkıştım." (Ahmet Rasim)

SÜRFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kurtçuk

FERİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tümgeneral
  2. Korgeneral

EFECE

  1. [sıfat] Efe gibi
  2. [zarf] Efe gibi, efeye yakışır biçimde

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü