İçinde ey olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde EY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ey olan kelimeler listesine ya da Sonu ey ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEYVE
- ...
- BEHEY
-
-
[ünlem]
Çıkışma bildirmek için kullanılan bir söz
- "Behey Allah'tan korkmaz!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[ünlem]
Çıkışma bildirmek için kullanılan bir söz
- GÜVEY
- ...
- GÜNEY
-
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- "Konya, Ankara'nın güneyindedir."
-
Güneş gören yer
-
Lodos
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- ALEYH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı
- "Aleyhinde bir tertip kuranların gadrine uğradım." (Refik Halit Karay)
- "Avrupalılar ordumuz aleyhine ne akıllarına gelirse söylerler." (Haldun Taner)
- "Şimdi iş tamamıyla aleyhimize döndü." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı
- EYLÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, dokuzuncu ayı
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, dokuzuncu ayı
- EYTAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetimler
-
[isim]
Yetimler
- EPEYİ
-
-
[zarf]
Epey
-
[zarf]
Epey
- KEYİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- "Keyfiniz nasıl?"
- "Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun." (Peyami Safa)
- "Bize hakaret eden, bize utangaçlık yükleyen bu zincir şarkıları, düşmanın kulağına keyif verecektir." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Gelmeyecekmiş, keyfi bilir!"
-
Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı
- "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Rahat, huzur, afiyet
-
İstek, heves, zevk
- "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeğe." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum
-
Yolsuz ve kural dışı istek
- "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?" (Necati Cumalı)
-
Esrar
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- BEYİN
-
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
- "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
- "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
- "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
-
Muhakeme, usa vurma
-
Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
-
Akıl, anlayış
-
Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
- "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- BİREY
-
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
-
Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri
-
Bir türün kapsamı içine giren somut varlık
-
İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert
-
Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
- TEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Doğrulama, doğruluğunu onaylama
- TEYEL
-
-
[isim]
Seyrek ve eğreti dikiş
-
[isim]
Seyrek ve eğreti dikiş
- ZEYİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ek
-
Bir yazıya ek olarak katılan parça
-
Bir eseri tamamlamak için sonradan yazılan ek eser
-
[isim]
Ek
- DİREY
-
-
[isim]
Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü, fauna
-
Bu hayvanların tanımını yapan eser
-
[isim]
Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü, fauna
- DÜZEY
-
-
[isim]
Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye
- "Su düzeyi."
-
Bir kursun basamaklarından her biri, kur (I)
-
Bir nesnenin, bir kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye
- "Eğitim düzeyi. Kültür düzeyi."
-
[isim]
Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye
- ÇEYİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- "Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep..." (Tarık Buğra)
- "Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- PEYDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- DEYİŞ
-
-
[isim]
Deme, söyleme işi
- "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
-
Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
-
Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
-
Halk şiiri, halk türküsü
- "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
-
Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste
-
[isim]
Deme, söyleme işi
- BEYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı
-
[isim]
Söyleme, bildirme