İçinde eh olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EH, HE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞEHNAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde bir makam adı

TEHCİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme

TEHYİÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Coşturma, heyecanlandırma

TEHZİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alaya alma
  2. Ciddi bir esere alay tarzında nazire yazma, şakalı bir anlatıma çevirme

BEHİME

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dört ayaklı hayvan
    • "Bu sefil, kalpsiz, hissiz, behimeyi andıran halka, gördüklerini naklettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)

SEHVEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Yanlışlıkla

MEHTAP

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ay ışığı
    • "Oklar gibi saplanmada kalbe / Vurdukça semadan yere mehtap." (Ahmet Haşim)
    • "O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)

PEHPEH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [ünlem] Beğenme, şaşma anlatan bir söz
    • "Pehpeh, ne güzel yakışmış!"

REHBER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kılavuz
  2. Birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, yol gösteren kimse veya şey, delil
    • "Ben bunları düşünürken rehberim eliyle bir büyük bina gösterdi." (Refik Halit Karay)

MEHTER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Mehter takımında görevli kimse
  2. Mehter takımı
  3. Çadırlara bakan uşak

DEHHAŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
    • "Hücuma uğrayan ihtiyar, odayı sallayan dehhaş bir öfkeyle kızının saçlarını yakaladı ve yere çöktürdü." (Peyami Safa)

ŞEHVET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cinsel istek, kösnü
    • "Düşman zabitinin gözlerinde şehvet arzuları yandı." (Reşat Enis)
  2. Aşırı istek
    • "Her sabah masamıza yeni bir şehvetle geçtik." (Haldun Taner)

DEHŞET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
    • "Olduğum yerde korkudan ve dehşetten donmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Oyun, okuyanı hiçbir tarih kitabının etkilemeyeceği kadar kuvvetle Fransız İhtilali'nin amansız, dehşet saçan günleriyle karşı karşıya bırakır." (Necati Cumalı)
    • "Korkunç jestlerle yaptığı kara bulut tasvirleri bizi yeniden dehşete düşürdü." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ev sahibi dehşete kapılmış gibiydi." (Tarık Buğra)
  2. [sıfat] Olağanüstü
    • "Sen büyüdükçe dehşet bir şey oluyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [ünlem] Olağanüstü şeyler karşısında şaşma anlatan bir söz
    • "Dehşet, bu ne güzellik!"

BEHİMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan (duygu)
    • "Bir behimi zevk gibi kucaklamış, avuçlarımın hararetini ona vakfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)

BADEHU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Ondan sonra

BEHİŞT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Cennet

LEHTAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yandaş, taraftar
  2. Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi

NEHARİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gündüzlü
    • "En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [zarf] Gündüzlü olarak

TEHDİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gözdağı
    • "Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı." (Talât Halman)
    • "Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Adam -bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim- diye tehdit savuruyormuş." (Haldun Taner)

REHİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
    • "Bu anda elimizde, bir rehinemiz var, onun için karşı karşıya olan vaziyetimiz sizinkinden çok sağlamdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü