İçinde ece olan 8 harfli 20 kelime var. İçerisinde ECE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ece olan kelimeler listesine ya da Sonu ece ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

C E E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ECE

2 Harfli Kelimeler

CE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TECERRÜT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Her şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma
    • "İlk gençlik yılları da aynı hâlet ve tecerrüt içinde geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HECELEME

  1. [isim] Hecelemek işi
    • "Çok sürmedi, bir zaman geldi ki Emine işittiği sözü hecelemeye başladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

GECELERİ

  1. [zarf] Gece vaktinde
  2. Her gece
    • "Geceleri bile düşsüz koyu bir uyku çeker." (Haldun Taner)

GECELEME

  1. [isim] Gecelemek işi

TECESSÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Boyut kazanma, cisimlenme
  2. Görünmeye başlama, belirme
  3. Göz önüne gelme, canlanma
    • "Olay olduğu gibi gözümün önünde tecessüm ediyor."

BECERMEK

  1. [-i] Güç görünen bir iş veya duruma çözüm bulmak, üstesinden gelmek
    • "Becerebilsek şarkı da söyleyeceğiz." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir şeyi kullanılmaz duruma getirmek, bozmak, kirletmek
    • "Bayramlık elbiseni ilk giyişte becerdin."
  3. Irzına geçmek, kirletmek
  4. Birini öldürmek

TECENNÜN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çıldırma, delirme, aklını oynatma

ŞECERELİ

  1. [sıfat] Şeceresi olan, oldukça uzak bir ataya kadar dedeleri belli olan
    • "... bir Osmanlı şehzadesi, hülasa şecereli bir asil." (Refik Halit Karay)

PİYADECE
...
TECEDDÜT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yenilik

BECERİLİ
...
BECERTME
...
GÖRECELİ

  1. [sıfat] Varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı bulunan, mutlak olmayan, göreli, bağıntılı, izafi, nispi, rölatif
    • "Bütün bu tarihler göreceli işaretlerdir." (Necati Cumalı)

DERECELİ

  1. [sıfat] Derecesi olan
    • "Balkonda orta dereceli memurlar, zabitler, kadınlar..." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Derecelere ayrılmış, kademeli
    • "Tek dereceli seçim."

ABECESEL

  1. [sıfat] Alfabetik

KEPAZECE
...
GÖRECECİ
...
ŞECERECİ

  1. [isim] Şecere tutan kimse

TECESSÜS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma
    • "Yahya Kemal tecessüsü, üstelemeyi Doğuluların bir kusuru olarak görür." (Salâh Birsel)
  2. Merakını gidermeye çalışma, görme, anlama merakı
    • "Yenemediğim bir tecessüs beni, bu iki sefilin yanına kadar sürükledi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

CETBECET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Atalardan beri, soyca
    • "Zanaatını sorduklarında cetbecet kayıkçıyız dersin." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü