İçinde e olan 5 harfli 1995 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEPÇİ
-
-
[isim]
Yankesici
-
[isim]
Yankesici
- HEVES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, eğilim, arzu, şevk
- "Küçüklüğünden beri bütün hevesi bahriyede idi." (Haldun Taner)
- "Birçoklarının bu havaya uydukları ve artık refahlarını devlet kapılarının dışında aramaya heves ettikleri zamanlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bir aralık, büyük bir devlet adamı olmak hevesine düştüm." (Memduh Şevket Esendal)
- "Gazetenin yayını kesildi; çaresiz İzmir'e döndüm fakat hevesim kursağımda kalmıştı." (Atilla İlhan)
-
Gelip geçici istek
- "Yoksa ona karşı geçici bir heves mi duyuyor." (Peyami Safa)
-
[isim]
İstek, eğilim, arzu, şevk
- HEZAR
- ...
- PİPET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru
-
Sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, kamış
-
[isim]
Sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru
- SEBEN
- ...
- TÜRBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı
- "Çekirge'de Hüdavendigâr türbesini ziyaret ettim." (Ahmet Haşim)
-
[isim]
Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı
- YAVER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yardımcı
- "Şansımız yaver gidiyor."
-
Emir subayı
-
[isim]
Yardımcı
- ÇİSEN
- ...
- DELİK
-
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- "İğne deliği. Burun deliği."
- "O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Dar, küçük çukur
- "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Küçük hayvan yuvası
- "Fare deliği."
-
[sıfat]
Delinmiş olan
- "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum." (Hamdullah Suphi Tanrıöver)
-
Cezaevi
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- ESANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu sıvı
- "İçlerinden biri, galiba esmerleri, bir esans sürmüştü." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu sıvı
- ETÇİK
-
-
[isim]
Küçük et parçası
-
[isim]
Küçük et parçası
- EZMEK
-
-
[-i]
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- "Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." (Enis Behiç Koryürek)
- "Bütün ecnebi kelimeleri ezip büzüp anlaşılmaz hâle getirip öyle kullanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
- "Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
- "Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek."
-
Üzmek, sıkıntıya sokmak
- "Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir." (Aka Gündüz)
-
Baskı altında tutmak
- "Mahzun yüzünü ağlaya ağlaya öpmek arzusu içimi bir açlık gibi ezdi." (Refik Halit Karay)
-
Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
- "Bu yol hayvanı ezdi."
-
Yenmek, sindirmek
- "Düşmanı ezmek."
-
Harcamak
- "Paraları bir haftada ezerim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- GEVİŞ
-
-
[isim]
Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği ağzına getirip yeniden çiğnemesi
- "Bir kuzu yere çömelmiş, geviş getiriyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği ağzına getirip yeniden çiğnemesi
- JETON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Telefon ve türlü oyunlarda para yerine kullanılan küçük, metal veya plastik marka
- "Çok lafazan ve bilgisiz ama jeton sizde biraz geç düşüyor anlaşılan." (Haldun Taner)
-
[isim]
Telefon ve türlü oyunlarda para yerine kullanılan küçük, metal veya plastik marka
- KAMER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay
-
[isim]
Ay
- KELEK
-
-
[isim]
Olgunlaşmamış, ham kavun
-
Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir çeşit sal
-
[sıfat]
Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan
- "Kelek mısır."
-
[sıfat]
Kılsız
- "Kelek tulum."
-
[sıfat]
Aptal
-
[isim]
Olgunlaşmamış, ham kavun
- NEZİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Temiz, temiz ahlaklı
-
[sıfat]
Temiz, temiz ahlaklı
- SENCE
-
-
[zarf]
Sana göre, senin düşüncence
-
[zarf]
Sana göre, senin düşüncence
- DELTA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Yunan alfabesinin dördüncü harfi (D)
-
Bir ırmağın çatallanarak denize veya göle kavuştuğu yerde oluşan üçgen biçimli ova, çatal ağız
-
[isim]
Yunan alfabesinin dördüncü harfi (D)
- DEYİM
-
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
- "Bence ziyan olmuş, eski deyimi ile heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir