İçinde be olan 5 harfli 126 kelime var. İçerisinde BE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında be olan kelimeler listesine ya da Sonu be ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NEDBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yara izi
-
[isim]
Yara izi
- HABBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tahıl tanesi, evin
- "Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Su kabarcığı
-
Orta oyunundaki tiplerin "yemek yeme" anlamında kullandığı söz
-
[isim]
Tahıl tanesi, evin
- BEYAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ak, kara, siyah karşıtı
- "Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Müdür, arkasına beyaz bir gömlek giymiş, ellerini de göbeğinin üstünden kavuşturmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Beyaz ırktan olan kimse
- "Agni'nin iki kızı var, biri beyaz, biri siyah." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskıda normal karalıkta görünen harf çeşidi
-
[isim]
Ak, kara, siyah karşıtı
- BEKAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
-
[isim]
Diyezli veya bemollü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota işareti
- BEKAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çulluk
-
[isim]
Çulluk
- EZBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir metni veya bir sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma
- "En az yirmi şiiri ezberimdeydi." (Necati Cumalı)
-
Ezberleme ve akılda tutma yeteneği
-
Ezber edilecek ders
-
[isim]
Bir metni veya bir sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma
- BETİK
-
-
[isim]
Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula
- "Kanılarımız, rengimiz, görüşümüz betikte belirecek." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula
- BEŞLİ
-
-
[sıfat]
Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde beş işareti bulunan kâğıt veya pul
-
[isim]
Divan edebiyatında beş dizeli bölümlerden oluşmuş manzume, muhammes
-
[isim]
Halk edebiyatında üçlemeli bir bende, konu ile ilgili aynı ölçüde bir çift dizenin bağlanmasıyla oluşan manzume
-
[isim]
Beş ses veya beş müzik aracı için yazılan müzik eseri, kentet
-
[isim]
Beş müzisyenin çaldığı caz orkestrası
-
[sıfat]
Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
- GEBEŞ
-
-
[sıfat]
Aptal, sersem
-
Bodur ve şişman
-
Karnı şiş olan
-
[sıfat]
Aptal, sersem
- HARBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısa mızrak
-
Harbi
-
[isim]
Kısa mızrak
- BABET
- ...
- HABEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)
- ŞEBEK
-
-
[isim]
Genellikle Afrika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, uzun veya kısa kuyruklu türleri olan maymun
-
[sıfat]
Çirkin ve arsız (kimse)
-
[isim]
Genellikle Afrika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, uzun veya kısa kuyruklu türleri olan maymun
- BEZİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki, üç veya dört kişi arasında 96 kâğıtla oynanan bir çeşit iskambil kâğıdı oyunu
- "Beybabanın bezik oynayışı da pek alengirlidir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
İki, üç veya dört kişi arasında 96 kâğıtla oynanan bir çeşit iskambil kâğıdı oyunu
- BENCİ
-
-
[sıfat]
Kendini beğenen, kendini her konuda üstün gören, hodpesent, megaloman
-
[sıfat]
Kendini beğenen, kendini her konuda üstün gören, hodpesent, megaloman
- BETİM
-
-
[isim]
Betimleme işi, betimleme
-
Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı, tasvir
-
[isim]
Betimleme işi, betimleme
- EBEDİ
- ...
- UCUBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey
- "Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey
- BENCE
-
-
[zarf]
Bana göre, benim düşüncemce
- "Bence büyük bir hizmet görmüş oldu." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Bana göre, benim düşüncemce
- NÖBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıra, keşik
- "Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız."
- "Geceleyin nöbet bekleyen muhafızlara ve hizmetçilere görünmeden ... inermiş." (Refik Halit Karay)
-
Sıra ile yapılan görev, iş
- "Karlı dağlar başında nöbet geceleri, siper içlerindeki yağmurlu uzun günler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hastalık sebebiyle titreme, yüksek ateş
- "Bir aralık nöbeti artmış olacak, kebenin altından arabacıya seslendi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Vakit vakit ortaya çıkan aynı türden fizyolojik bozuklukların bütünü
- "Bir sıtma nöbeti içinde titreyerek olduğu yere çöreklendi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kez, defa
- "Akşamları gelince sofra kalktıktan sonra çocuklarla bir nöbet daha oyun oynanır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Resmî yerlerde veya önemli kimselerin kapısında belli vakitlerde çalınan mızıka
-
[isim]
Sıra, keşik