İçinde b olan 6 harfli 790 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FİBRİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kan ve lenf serumunda bulunan albüminli bir madde

GURBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
    • "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
    • "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)

İZBİRO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan

SABİTE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir formülde geçen ve önceden belirlenmiş bulunan değişmez nicelik
  2. Görünürde hareket etmeyen yıldız

BALİNA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Balinalardan, yaklaşık olarak uzunluğu 20 m, ağırlığı 200 ton olan memeli hayvan, kadırga balığı, falyanos (Balaena mistycetus)
  2. Giysilerin dik ve düzgün durması için bazı yerlerine özellikle yakalarına konulan sert, esnek, yassı, dar, uzun çubuk
    • "Kabataş iskelesinde yakalara balina satmakla geçinilmez." (Çetin Altan)

ABARTI

  1. [isim] Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa

BASMAK

  1. [-e] Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
    • "Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." (Cahit Külebi)
    • "Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Küçük çocuklar ayakta durabilmek
  3. Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
    • "Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız." (Halide Edip Adıvar)
  4. [-i] Sıkıştırarak yerleştirmek
    • "Peyniri küpe basmak."
  5. [-i] Bası işi yapmak, tabetmek
  6. [-i] Örtmek, bürümek, kaplamak
    • "Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk." (Memduh Şevket Esendal)
  7. [-i] Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
    • "Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. [-i] Baskın yapmak
    • "Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış." (Etem İzzet Benice)
  9. [nsz] Bazı adlarla sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır
    • "Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
  10. Bir kimse bir yaşa girmek
    • "On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım." (Azra Erhat)
  11. [-i] Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek
    • "Şehri akşamüstü sis basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  12. [-i] Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek
    • "Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak."
  13. [nsz] Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
  14. [-i] Uygunsuz vaziyette yakalamak
  15. [nsz] Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
    • "Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi." (Yusuf Ziya Bahadınlı)

ABSTRE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Soyut

BÖNLÜK

  1. [isim] Bön olma durumu, budalalık, aptallık, sersemlik, saflık

BRANDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak

BÜHTAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kara çalma, iftira

ECNEBİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başka devlet uyruğunda olan (kimse), yabancı
    • "Bu iki ecnebi hanım da nahiyeye varır varmaz yatağı ve aşı hazır bulsunlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TEBYİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yazı ile ilgili taslağı temize çekme
    • "Eserimin tebyizinden artan şu boş deftere gelişigüzel bu satırları yazdım." (Ömer Seyfettin)

BATINİ
...
GALEBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yengi
    • "Böyle giderse tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu." (Peyami Safa)
    • "Kocanın münasebeti her türlü cazibesini kaybettiği gün rakibine galebe çaldığına emin olabilirsin." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Üstünlük, çokluk
    • "Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi şerrin hayra galebesi demekti." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Kadıncağızın gönlü gence kayıyordu. Fakat neticede akıl ve mantık tarafı galebe çaldı." (Reşat Nuri Güntekin)

İSABET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hedefe varma, hedefi vurma
    • "Bir kurşun isabetiyle öldü."
    • "Düşman uçağı isabet aldı."
    • "Kurşun hedefe isabet etti."
  2. Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma
    • "Piyangodan yüz bin lira isabet etti."
  3. Öneri, düşünce veya söz, yerinde olma
    • "Bu sözünde isabet var."
    • "O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim." (Halide Edip Adıvar)
  4. Yanılmazlık
    • "Kapının yanına isabet eden ilk koltuktakinin tıraşı bitmişti." (Ömer Seyfettin)
  5. Güzel rastlantı
    • "Bize uğramanız isabet, biz de sizi arıyorduk."
  6. [ünlem] "Çok güzel, iyi oldu" anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü

SABIKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
  2. Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç
    • "Üstelik sabıkası olduğu için iş bulması daha da güçtür." (Necati Cumalı)

TABURE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle
    • "Kapkara kesilmiş meşe ağacından masalar, tabureler, yer iskemleleri dolu idi." (Sait Faik Abasıyanık)

ABAJUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi
  2. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba
    • "... baş ucundaki abajuru açık bırakmıştı." (Haldun Taner)

BASTIK

  1. [isim] Pestil

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü