İçinde aç olan 5 harfli 66 kelime var. İçerisinde AÇ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aç olan kelimeler listesine ya da Sonu aç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORTAÇ
-
-
[isim]
Sıfat-fiil
-
[isim]
Sıfat-fiil
- REVAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürüm
- "Geniş pencereli, manzaralı salonlar revaçta." (Refik Halit Karay)
- "Yememek herkesin elinden geldiği için sıskalaşmak revaç buldu." (Refik Halit Karay)
- "Sakal ve bıyığın revaçta olduğu bir dönemden geçmedik değil!" (Haldun Taner)
-
[isim]
Sürüm
- KISAÇ
- ...
- SAÇMA
-
-
[isim]
Saçmak işi
-
Bir tür balık ağı, serpme ağ
-
Avda kullanılan fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi
- "Ben fişeklerin barutunu, tapasını, saçmasını koyarım, beybaba!" (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Akla uygun olmayan, yersiz bulunan, pestenkerani, absürt
- "Saçma bir iş."
-
Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz
- "Bırak şu saçmaları! Bir daha bahsini etme." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Böyle söz söyleyen veya iş yapan
- "Saçma adam."
-
[isim]
Saçmak işi
- TOKAÇ
-
-
[isim]
Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak
-
[isim]
Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak
- TUTAÇ
-
-
[isim]
Laboratuvar maşası
-
Tutacak
-
[isim]
Laboratuvar maşası
- KAÇMA
-
-
[isim]
Kaçmak işi, firar
-
[isim]
Kaçmak işi, firar
- NAÇAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- "Bu eski kafanın nasihatlerinden yıldığı için pek naçar kaldığı anlarda bu kapıyı çalar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Zavallı, düşkün
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- KIRAÇ
-
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
- KULAÇ
-
-
[isim]
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık
- "Hortum beş on kulaç ötemize yanaşmıştı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık
- ARKAÇ
-
-
[isim]
Ağıl
-
Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgâr almayan kuytu yer
-
[isim]
Ağıl
- BAKAÇ
-
-
[isim]
Dürbün
-
Vizör
-
[isim]
Dürbün
- KAYAÇ
-
-
[isim]
Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle, külte, porfir
-
[isim]
Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle, külte, porfir
- LAÇİN
- ...
- SAÇIK
-
-
[sıfat]
Saçılmış, serpilmiş
-
[sıfat]
Saçılmış, serpilmiş
- MİZAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Huy, yaradılış, tabiat, karakter
- "Birdenbire mizacı değişen Sabri'yi kadınlardan bile tanımayan kalmadı." (Ömer Seyfettin)
-
İnsan vücudunun fizyolojik yapısı, sağlık
-
[isim]
Huy, yaradılış, tabiat, karakter
- İHRAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çıkarma, dışarıya atma
-
Yurt dışına mal satma
- "Partiden ihraç edildi."
-
[isim]
Çıkarma, dışarıya atma
- DOĞAÇ
-
-
[isim]
Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical
-
[isim]
Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical
- YAMAÇ
-
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- "İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ön, kat, huzur
- "Kız, hele beri gel yamacıma." (Haldun Taner)
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- ALNAÇ
-
-
[isim]
Cephe
-
[isim]
Cephe