İçinde azı olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde AZI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında azı olan kelimeler listesine ya da Sonu azı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AZI

2 Harfli Kelimeler

AZ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HAZIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Usta, uz (hekim)
    • "Şimdi eskisi gibi mi, İstanbul'da hazık hekimden geçilmiyor." (Atilla İlhan)

YAZIT

  1. [isim] Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe
    • "Orhon yazıtları."
  2. Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş

YAZIR
...
AZILI

  1. [sıfat] Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
    • "Azılı katil."
  2. Çok şiddetli, korkunç
    • "En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

YAZIN

  1. [zarf] Yaz mevsiminde, yaz aylarında

YAZIM

  1. [isim] Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla

FAZIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Faziletli, erdemli (kimse)

KAZIM

  1. [isim] Kazma işi
    • "Kazım işlemi tamamlandı."

KAZIL

  1. [isim] Kıldan bükülmüş, çuval dikmekte kullanılan ip, sicim

HAZIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sindirim
  2. Benimseme, kabul etme

VAZIH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, aydın, belli
    • "Bir sözü ve bir fikri sevmeniz için onun mutlaka vazıh olması lazım gelmez." (Abdülhak Şinasi Hisar)

YAZIŞ

  1. [isim] Yazma işi veya biçimi
  2. Kaleme alma, yazıya dökme

HAZIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya
    • "Ben hazırım, isterseniz gidelim."
    • "Gürültü etmeden hastayı masaya kaldırın, aletler hazır olunca bana haber verin." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hazıra konmak istemeyen şair, yeni söyleyişler aramak zorundadır." (Orhan Veli Kanık)
    • "Hep hazırdan yiyor, içiyor, her gün Fatma Hanım'ın bin türlü bahanelerle parasını çekiyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş
    • "Yemek hazır, buyurun."
  3. Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı
    • "Hazır elbise. Hazır ayakkabı."
  4. [zarf] Bu fırsattan yararlanarak
    • "Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım." (Reşat Nuri Güntekin)

YAZIK

  1. [isim] Herkesi üzebilecek şey, günah
    • "Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz. Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu."
    • "Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey gamlı ülke!.." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [ünlem] Acınma, üzüntü anlatan bir söz
    • "Yazık! Bu iş böyle mi olacaktı?"
  3. [ünlem] Kınama anlatan bir söz
    • "Yazık sana! Böyle mi yapacaktın?"

KAZIK

  1. [isim] Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
    • "Çadır kazığı."
    • "Hayvanı kazığa bağlamak."
    • "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
    • "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
  2. Direk, sopa
  3. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
  4. [sıfat] Çok zor (soru, sınav vb.)
  5. Alışverişte aldatma, aldatılma
  6. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
  7. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
  8. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası

LAZIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gerek, gerekli
    • "Yaratıcı hamleler yapmak isteyen bir millet için mutlaka bir şeye inanmak lazım." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "Onu düzeltmek, yerine yerleştirmek için orada beş, on dakika durmak lazım gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Geçişsiz

NAZIM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk

NAZIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
    • "Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır." (Haldun Taner)
  2. [isim] Bakan
    • "Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü