İçinde ası olan 5 harfli 23 kelime var. İçerisinde ASI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ası olan kelimeler listesine ya da Sonu ası ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ASI
2 Harfli Kelimeler
AS, IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VASIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik
- "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitelik
- ORASI
-
-
[isim]
O yer, ora
- "Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı." (Refik Halit Karay)
-
O yönü
- "İşin orası önemli değil."
-
[isim]
O yer, ora
- KASIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Amaç, istek, maksat
- "Benim kastım bu değildi."
- "Bana kastı mı var?"
-
Öldürme, yaralama veya zarar vermek isteme, kötü niyet
-
[isim]
Amaç, istek, maksat
- VASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- "Biraz sonra tren Menemen'e vasıl oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ulaşan, varan
- HASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olan, ortaya çıkan, görünen
- "Beklediği havanın hasıl olmadığını görerek yine sopasını sakladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Olan, ortaya çıkan, görünen
- ASILI
-
-
[sıfat]
Asılmış olan
-
[sıfat]
Asılmış olan
- BASIN
-
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- "Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü
-
[isim]
Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- KASIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani
-
Kışın başlangıcı sayılan 8 Kasım günü başlayıp hıdırellezin ilk günü olan 6 Mayısa kadar altı ay süren dönem
-
[isim]
Yılın otuz gün süren, on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani
- OLASI
-
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
-
[sıfat]
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
- BASIŞ
-
-
[isim]
Basma işi
-
[isim]
Basma işi
- NASIL
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Bir işin ne biçimde, hangi yolla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz
- "Ben dudaklarımın ucuna gelen bir suali nasıl sorduğumu, niçin sorduğumu bilmiyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Acele etmez ağırdan alır, nasıl ki bu akşam da ağırdan alıyor." (Memduh Şevket Esendal)
- "Nasıl olmuşsa gece anam şişenin kırıldığının farkına varmamış." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ölüm nasıl olsa gelecek diye düşündü." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir hareketin yapılış biçimine duyulan şaşkınlığı belirten bir söz
- "Falih Rıfkı Atay gibi en güzel Türkçeyi yazan bir muhabirin kaleminden bu satırlar nasıl çıktı?" (Orhan Seyfi Orhon)
-
İşin zorunlu olduğunu belirten bir söz
- "Bu yaptıklarından sonra ona nasıl kızmam?"
- "Okula nasıl gitmez!"
-
Ne kadar çok
- "Seni nasıl seviyorum."
-
Elbette, kesinlikle
- "Bak nasıl sınıfını geçecek!"
-
"Ben sana dememiş miydim, gördün mü?" anlamlarında kullanılan bir söz
- "Nasıl, kitap kiminmiş?"
-
"Ne dediniz?" veya "iyi mi, beğendiniz mi?" anlamlarında kullanılan bir söz
- "Nasıl, bir daha söyler misiniz?"
-
[sıfat]
Ne gibi, ne türlü
-
[zarf]
Bir işin ne biçimde, hangi yolla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz
- RASIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözlemci
-
[isim]
Gözlemci
- FASIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen
-
Kötülük eden, fesatçı
-
[sıfat]
Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen
- HASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
-
[sıfat]
Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılmış olan
- "Kuş tüyü yastıklı hasır sandalyelere oturdular." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
- KASIK
-
-
[isim]
Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü
- "Tabancayı kılıfsız olarak kuşağının arasına, sol kasığının üstüne yerleştirdi" (Necati Cumalı)
-
[isim]
Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü
- BASIM
-
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
-
Bası işi, tab, tipografi
- "Kitabın basımına başlandı."
-
[isim]
Bası sanatı, tabaat
- HASIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşman, yağı
-
Bir oyun, dava veya yarışta karşı taraf
- "O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Düşman, yağı
- KASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köşk
- "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Köşk
- NASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri
- "Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım." (Orhan Veli Kanık)
- "Tütün alıcılarının nasırına basmamak, gölgelerini bile çiğnemeden dolanıp da geçmek gerektiğini biliyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri
- NASIP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Atama
-
[isim]
Atama