İçinde asa olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde ASA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında asa olan kelimeler listesine ya da Sonu asa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ASA
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KASALI
-
-
[sıfat]
Kasası olan
-
[sıfat]
Kasası olan
- KASACI
-
-
[isim]
Veznedar, vezneci
-
[isim]
Veznedar, vezneci
- PASATA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tür kumar oyunu
-
[isim]
Bir tür kumar oyunu
- PIRASA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi (Allium porrum)
-
[isim]
Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi (Allium porrum)
- YASAMA
-
-
[isim]
Yasa koyma, yasa yapma, teşri
-
Genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte kurallar koyma
-
[isim]
Yasa koyma, yasa yapma, teşri
- DEVASA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük
- "Kınalı, bir mil uzakta, kocaman hafif ışıklı bir böcek, devasa böcek hâlinde yatıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük
- ASALAK
-
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
-
[sıfat]
Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, tufeyli
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- TASALI
-
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- "Bulutlu, tasalı gözlerle önüne bakıyordu, fazla bir şey söylemiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Tasası olan, kaygılı
- ASACAK
- ...
- HÜLASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, fezleke
- "Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Öz
- "Karaciğer hülasası."
-
[zarf]
Kısacası
- "O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü
- "Kınakına hülasası."
-
[isim]
Özet, fezleke
- TASARI
-
-
[isim]
Olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim, proje
- "Kafamdaki hayaller ve tasarılar epeyce açık saçık şeylerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Hukuki bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul veya organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha
- "Bütçe Kanunu tasarısı üzerine yazdığım bir yazı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim, proje
- KASARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte
- "Baş kasarası, kıç kasarası."
-
[isim]
Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte
- BASARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Görme ile ilgili
-
[sıfat]
Görme ile ilgili
- YASALI
-
-
[sıfat]
Yasaya uygun veya yasanın buyurduğu, kanuni
-
[sıfat]
Yasaya uygun veya yasanın buyurduğu, kanuni
- SİYASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Politika
- "Güdümlü siyasanın kurbanı olmuş kimi değerli yazarların ivecen yargısı rol oynamıştır." (Selim İleri)
-
[isim]
Politika
- ARASAT
- ...
- ASALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soyluluk
-
Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı
-
Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu
-
[isim]
Soyluluk
- ASAYİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik
- "Temel hak ve hürriyetler kamu düzeninin, genel asayişin korunması amacı ile kanunla sınırlanabilir." (Anayasa)
-
[isim]
Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik
- MASALI
- ...
- KASABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde
- "Alayın bir ucu mezarlığa vardığı hâlde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında birbirini eziyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde