İçinde ara olan 7 harfli 164 kelime var. İçerisinde ARA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ara olan kelimeler listesine ya da Sonu ara ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARA
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARARLI
-
-
[sıfat]
Kesin karar vermiş olan
-
Kararında direnen, kararını değiştirmeyen
- "Eskiden çok kararlıyken şimdi gevşemiş gibi idi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzenli, dengeli, ölçülü, istikrarlı
-
[sıfat]
Kesin karar vermiş olan
- SARAYLI
-
-
[sıfat]
Osmanlı İmparatorluğu'nda padişah sarayında bulunmuş olan (kadın)
- "Fena değil, saraya gidecek, saraylı olacak." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Osmanlı İmparatorluğu'nda padişah sarayında bulunmuş olan (kadın)
- TARATMA
-
-
[isim]
Taratmak işi
-
[isim]
Taratmak işi
- VARAKLI
-
-
[sıfat]
Varağı olan, varaklanmış
-
[sıfat]
Varağı olan, varaklanmış
- CARACAS
- ...
- MARABUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuzey Afrika'da dervişlere verilen ad, murabıt
-
[isim]
Kuzey Afrika'da dervişlere verilen ad, murabıt
- KARABÜK
- ...
- HARAÇÇI
-
-
[isim]
Bir yerden veya kimseden zor kullanarak para sızdıran kimse
-
Haraç toplamakla görevli olan kimse
-
[isim]
Bir yerden veya kimseden zor kullanarak para sızdıran kimse
- TARAFÇI
- ...
- ACIKARA
-
-
[isim]
Sık, yuvarlak ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm
-
[isim]
Sık, yuvarlak ve küçük taneli bir çeşit ekşi üzüm
- GUARANİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Paraguay para birimi
-
[isim]
Paraguay para birimi
- TARAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek
- "Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu." (Yahya Kemal)
-
Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak
- "Birdenbire uzun bir ışık, sol tarafımızdaki sırtları taradı." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak
-
Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek
-
Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek
-
[-de]
Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek
- "Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler." (Haldun Taner)
-
Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek
- "Dergileri taramak."
-
Dikkatle bakmak, süzmek
-
Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak
-
[-i]
Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek
- MARATON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
42,195 m'lik en uzun yol koşusu
-
Sabır gerektiren uzun iş
-
[isim]
42,195 m'lik en uzun yol koşusu
- MARAZLI
-
-
[sıfat]
Hastalıklı, hasta
-
[sıfat]
Hastalıklı, hasta
- TARATIŞ
-
-
[isim]
Taratma işi veya biçimi
-
[isim]
Taratma işi veya biçimi
- YARASIN
-
-
"afiyet olsun" anlamında kullanılan bir söz
- "Kuru lafın işe yarayacağına hiç aklı ermedi." (Ömer Seyfettin)
- "Ona iyilik yaramaz."
-
"afiyet olsun" anlamında kullanılan bir söz
- YARATMA
-
-
[isim]
Yaratmak işi
- "Bir sihirli kelimesi içinde şimşekler yaratmaya kadirdi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Yaratmak işi
- ZARARLI
-
-
[sıfat]
Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr
- "Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr
- KARABAŞ
-
-
[isim]
Rahip, keşiş
-
Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı
-
Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek
-
Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki (Lavandula stoechas)
-
Çoban köpeği
-
Kışa dayanıklı sert buğday
-
[isim]
Rahip, keşiş
- MANZARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bakışı, dikkati çeken her şey
-
Görünüş
- "Boğaz'ın ucundan Karadeniz'e bir kapı gibi açılan manzara..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Konusu bir doğa veya şehir parçası olan resim, gravür veya desen, tablo
-
Durum
- "Bu sade dekor ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi güzelleştirmişti." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Bakışı, dikkati çeken her şey