İçinde ak olan 5 harfli 334 kelime var. İçerisinde AK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ak olan kelimeler listesine ya da Sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DAKİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Düzenli işleyen, aksamayan
  2. Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren

ELHAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Gerçekten, hiç şüphesiz, doğrusu
    • "Ama yazdığını da elhak güzel yazardı." (Haldun Taner)

BAKİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Cinsel ilişkide bulunmamış (erkek)
  2. El değmemiş, kullanılmamış
  3. İşlenmemiş (toprak)
  4. Eskimemiş, yıpranmamış, yeni

AKREP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saatin iki ibresinden küçüğü
    • "Rengi kararmış bir saat; ne yelkovanı var ne akrebi." (Sermet Muhtar Alus)

ANLAK

  1. [isim] Zekâ

ATMAK

  1. [-i] Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak
    • "Taşı suya atmak."
    • "Hatta aleyhimde atıp tuttuğunu bile duysam kendimi tanıtmamalıydım." (Orhan Veli Kanık)
  2. Bir şeyi yere doğru bırakmak
    • "Dünyanın siyasetiyle meşgul oluyorlar, büyük olaylar hakkında atıp tutuyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Bir kimsenin ilişiğini kesmek
    • "Adamcağızı berbat bir yere attılar."
  4. [-e] Koymak
    • "Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz." (Burhan Felek)
  5. Rastgele bir kenara koymak
  6. [-den] Uzatmak
    • "Vapurdan iskele attılar."
  7. Bir yerden başka bir yere taşımak
    • "Hazır araba varken eşyayı eve atalım."
  8. [nsz] Sille, tokat vurmak
  9. [nsz] Top, tüfek vb. silahları patlatmak
  10. [nsz] Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak
    • "Ona üç kurşun attı, vuramadı."
  11. [-e] Geri bırakmak, ertelemek
    • "Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar."
  12. Örtmek
    • "Sırtına bir şal attı."
  13. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek
    • "Suçu onun üzerine attılar."
  14. Sözle sataşmak
    • "Kadınlara laf attılar."
  15. [-i] Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
  16. [-i] İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak
    • "Bu lüzumsuz eşyayı atmalı."
  17. [-i] Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek
    • "Şapka inkılabıyla fesi attık."
  18. [-i] Çıkarmak, dışarıya vermek
    • "Yabancı cisimleri vücut atar."
  19. [-i] Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak
    • "Köprüyü dinamitle attılar."
  20. [-i] Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak
    • "Pamuğu atmak."
  21. [nsz] Çatlamak
  22. [nsz] Yırtılmak
  23. [-den] Yapışık olduğu yerden ayrılmak
  24. [nsz] Kalp, nabız vurmak, çarpmak
    • "Kalbi hızlı hızlı atıyor."
  25. [-i] Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak
    • "Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı."
  26. [-den] Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
  27. [-i] Değerini eksiltmek
  28. [-den] Bir şeyin rengi solmak
    • "Güneşten perdelerin rengi attı."
  29. [nsz] Göndermek, yollamak
    • "Mektup atmak."
  30. [nsz] Haykırmak, bağırmak
    • "Nara atmak."
  31. [-i] Etkisi kaybolmak, alışmak, bırakmak
    • "Hele trenin yorgunluğunu at bir üzerinden." (Tarık Dursun K)
  32. [-den] Terk etmek
  33. Götürmek, sahiplenmek
    • "Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış." (Atilla İlhan)
  34. [nsz] Söylemek
    • "Gazel attı."
  35. [nsz] Yalan veya abartmalı söz söylemek
    • "Gene atmaya başladı."
  36. [nsz] Bilmeden, kestirerek söylemek
    • "Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı."
  37. [nsz] İçki içmek
    • "... bir kadeh attığımı biliyorum. Sonra artık sarhoş olmuşum." (Sait Faik Abasıyanık)

NAKIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bozma, çözme
  2. Kırma

YUTAK

  1. [isim] Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk

AĞMAK

  1. Sarkmak, aşağıya inmek
    • "Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yana eğilmek, meyletmek

KONAK

  1. [isim] Büyük ve gösterişli ev
    • "İstirahat için İstanbul'a gelmiş, bu konağı alıp yerleşmişti." (Ömer Seyfettin)
  2. Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu
  3. Konakçı
  4. Araba veya hayvanla bir günde alınan yol
    • "Buradan orası beş konaktır."
  5. Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer

ÇOMAK

  1. [isim] Ucu topuzlu değnek

AKALA

  1. [isim] Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü

SAKIN

  1. [ünlem] "Asla yapma" anlamında bir söz
    • "Aman matmazel, sakın dışarı çıkmayınız!" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. "Korkulacak bir durum olmasın" anlamında bir söz
    • "Sakın bulaşıcı bir hastalık olmasın!"

HANAK
...
KAZAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi
  2. Jokeylerin giydiği, göz alıcı renklerde bir tür ceket

TAKİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
    • "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Ardınca gitme veya gelme
    • "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
    • "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
  3. Kovuşturma, kovuşturulma
    • "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
    • "Modayı takip etmek."
  4. İzinden gitme, uyma, izleme
    • "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
    • "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
  5. Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket

ŞAFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
    • "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
    • "Şafak sökerken evden çıkıyor, akşam karanlığında dönüyordu." (Reşat Enis)
  2. Askerler arasında terhis için kalan gün sayısından önce söylenen bir söz
    • "Şafak otuz altı."
    • "Kapıyı kapatınca bende şafak attı." (Burhan Felek)

AKKOR

  1. [sıfat] Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
    • "Akkor kömür."

CİYAK
...
YAKIM

  1. [isim] Yakma işi
    • "Anız yakımı."
  2. Önemli bir olay üzerine yakılmış türkü

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü