İçinde aha olan 8 harfli 48 kelime var. İçerisinde AHA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aha olan kelimeler listesine ya da Sonu aha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AHA
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAHASSÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- "Tahassüsünü ancak bu sakin gözyaşlarıyla ifade etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- TAHASSUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Korunmak için bir yere çekilme, sığınma
-
[isim]
Korunmak için bir yere çekilme, sığınma
- TAHASSÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kavuşmak istenen şey veya kimse için üzülme, özlem
- "Neveser'in gönlünde elem bulaşığı bir tahassür, bir hicran..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kavuşmak istenen şey veya kimse için üzülme, özlem
- TAHACCÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyüme
- "Belediye bu tahaccümün önüne geçebilmek için 'sevgi yumağı projesi'ni hayata geçiriyor." (İlker Sarıer)
-
[isim]
Büyüme
- BAHAİLİK
- ...
- SONBAHAR
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Kuzey yarım kürede eylül, ekim ve kasım aylarını içine alan süre, güz
- "Sonbahar yağmurlarından sonra güneşli, sıcak, güzel bir gün." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yaşlılık dönemi
-
[isim]
Kuzey yarım kürede eylül, ekim ve kasım aylarını içine alan süre, güz
- MÜSAMAHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hoşgörü, tolerans
-
Görmezlikten gelme, göz yumma
-
[isim]
Hoşgörü, tolerans
- BAHARİYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Divan edebiyatında, bahar tasviri ile başlayan kaside
-
[isim]
Divan edebiyatında, bahar tasviri ile başlayan kaside
- TAHAYYÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayalde canlandırma, sembolleştirme
- "Kapıları yeşil sabahlara açılan sıcak tahayyüllerle dolu yaz geceleri..." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Başka ufuklar, başka hayaller tahayyül ediyorum, yeni bir dünyaya doğmuş gibi!" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Hayalde canlandırma, sembolleştirme
- GÜLBAHAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak
-
Bir tavla oyunu
-
[isim]
Kırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak
- MÜDAHALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karışma, araya girme
- "Sözümü adi bir müdahale zanneder diye korktum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Katiyen, müzakereye müdahale etmeyeceğimi ve hiçbir söz söylemek niyetinde olmadığımı ... bildirdim." (Atatürk)
-
Bir dava sonucu verilecek olan kararın, dolaylı olarak etkileyeceği üçüncü kişilerin davaya katılmaları
-
[isim]
Karışma, araya girme
- MASLAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş, önemli iş, mesele
-
Erkeklik organı
-
[isim]
İş, önemli iş, mesele
- HURDAHAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- "İçerisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik göğüs tahtasını hurdahaş etmeye kâfi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- MÜBAHASE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu hakkında iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşması
-
[isim]
Bir konu hakkında iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşması
- BİLAHARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
- "Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu." (Nahid Sırrı Örik)
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
- TAHACCÜR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taşlaşma, taş kesilme
-
[isim]
Taşlaşma, taş kesilme
- PAHASINA
-
-
karşılığında, uğruna, ... için
- "Başında ağır ve paha biçilmez emsalsiz ve füsunlu bir taç gibi duruyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Alınıp satılan eşyalar gibi ona paha biçmek akılsızlık olurdu." (Samiha Ayverdi)
- "Treni kaçırmak pahasına onu bekledim."
-
karşılığında, uğruna, ... için
- TAHATTUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hatırlama
-
[isim]
Hatırlama
- BAHANELİ
-
-
[sıfat]
Bahanesi olan
-
[sıfat]
Bahanesi olan
- RAHATSIZ
-
-
[sıfat]
Rahatı olmayan, tedirgin, huzursuz
- "Geceleyin aptalca tık tıklarıyla insanı rahatsız eden bir masa saati imiş." (Refik Halit Karay)
- "O rahatsız olunca ben de inadına bakmaya başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Rahat kullanılmayan, sıkıntı, tedirginlik veren
- "Bu sandalye pek rahatsız."
-
Hasta, keyifsiz
-
[sıfat]
Rahatı olmayan, tedirgin, huzursuz