İçinde aha olan 7 harfli 28 kelime var. İçerisinde AHA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aha olan kelimeler listesine ya da Sonu aha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AHA
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KABAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
- "Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür." (Peyami Safa)
- "O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati seyisinde buluyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, şerbeti unutmuştum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu işte kabahati sobaya yüklemek lazım geliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
- TAHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temizlik, temiz olma
-
Tuvalet ihtiyacınbı giderdikten sonra suyla temizlenme
-
İslam dini inanışlarına uygun olarak yapılan temizlik
-
[isim]
Temizlik, temiz olma
- MAHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- "Hâlindeki kırgınlıktan, büyük bir derdi olduğunu anlamış, epeyce bir maharetle ağzını aramıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- SAFAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Evreler, safhalar
-
[isim]
Evreler, safhalar
- ARDAHAN
- ...
- CERAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İrin
-
Yara
-
[isim]
İrin
- SAHAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
El açıklığı, akılık, seleklik, cömertlik
-
[isim]
El açıklığı, akılık, seleklik, cömertlik
- VAHAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlük, korkulacak tehlikeli durum
- "İşin aramızda mutlak bir ayrılıkla halledilmesi lazım gelecek derecede vahameti olmadığını anlıyorum." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Güçlük, korkulacak tehlikeli durum
- VALLAHA
- ...
- SAHABET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma, kayırma
- "Sen hayırlı bir mal mısın ki Hatice'yi sahabet edeceksin." (Peyami Safa)
-
[isim]
Koruma, kayırma
- TAHARRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arama, araştırma
- "Düşünmek, bir fikrin üzerinde sabit kalmamak, daima doğruyu, hakikati taharri etmekten ibarettir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Arama, araştırma
- ISFAHAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde dügâh perdesindeki makamlardan biri
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde dügâh perdesindeki makamlardan biri
- BAHARCI
-
-
[isim]
Baharatçı
- "Yağ, peynir satanlar, baharcılar, inci boncuk, koku satanlar sokaklara salaşlar kurar, sıra sıra dizilirler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Baharatçı
- SEFAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zevk ve eğlenceye düşkünlük, uçarılık
- "Bir memlekette zenginlik başlar da bir parça eğlence ve sefahat da başlamaz olur mu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Eğlence
- "Geliri, istese veyahut karakteri uygun olsa, değil rahat yaşamaya, sefahat hayatı sürmeye müsaitti." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Zevk ve eğlenceye düşkünlük, uçarılık
- SEMAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cömertlik
-
[isim]
Cömertlik
- ISLAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, düzeltme veya iyileştirme, reform
- "Kadıncağıza paşadan kalan aylık her yeni devlet ıslahatında kırılıp küçülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, düzeltme veya iyileştirme, reform
- BAHARLI
-
-
[sıfat]
Baharatlı
-
[sıfat]
Baharatlı
- FESAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk
- "Edebî lisanı o zamanki fesahatine ve tabiatına göre güzelleştirdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk
- MAHALLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri
- "Mahallemizin bunca yıllık kasabı, bakkalı bir gece yok oldular." (Necati Cumalı)
-
Bu parçalarda oturan insanlarin tamamı
-
[isim]
Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri
- SEYAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yolculuk
- "Her zamanki seyahat hatıralarını anlatmaya başladı." (Peyami Safa)
- "Seyahat etmenin ilk defa olarak büyük bir faydasını gördüm." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Gezi
-
[isim]
Yolculuk