Başında y olan 8 harfli 447 kelime var. Y harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde y harfi olan kelimeler listesine ya da sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında y bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YALOVALI
- ...
- YILKILIK
-
-
[isim]
Yılkıya ayrılmış at
- "Hepsi bu yıl başlarının çaresine bakacak altı at. Bu yılın yılkılıkları." (Abbas Sayar )
-
[isim]
Yılkıya ayrılmış at
- YOĞURMAK
-
-
[-i]
Katı veya toz durumundaki bir maddeyi herhangi bir sıvı ile karıştırarak hamur durumuna getirmek
-
Bir kişiye istenilen nitelikleri kazandırmak, yeteneklerini geliştirmek
- "Öğretmen çocuğumuzu alsın, yoğursun, adam etsin." (Haldun Taner)
-
[-i]
Katı veya toz durumundaki bir maddeyi herhangi bir sıvı ile karıştırarak hamur durumuna getirmek
- YUSUFÇUK
-
-
[isim]
Dağlık ve ormanlık bölgelerde yaşayan, güvercine benzeyen, ondan daha küçük bir kuş (Turtur auritus)
-
Parlak renkli, iri kanatlı, büyük kız böceği (Libellula variegata)
-
[isim]
Dağlık ve ormanlık bölgelerde yaşayan, güvercine benzeyen, ondan daha küçük bir kuş (Turtur auritus)
- YEMCİLİK
-
-
[isim]
Yemci olma durumu
-
[isim]
Yemci olma durumu
- YÖNETMEN
-
-
[isim]
Bir kuruluşu yönetme yetkisi olan kimse, müdür, direktör
-
Tiyatro ve sinema oyunlarında oyuncuların rollerini dağıtıp oyunu düzenleyen, metin, yorum, dekor, müzik vb. ögeler arasında birlik sağlamaya çalışan kimse, rejisör
-
[isim]
Bir kuruluşu yönetme yetkisi olan kimse, müdür, direktör
- YÜZLERCE
-
-
[sıfat]
Pek çok, çok sayıda
-
[sıfat]
Pek çok, çok sayıda
- YALANSIZ
-
-
[sıfat]
İçinde yalan olmayan
- "Yalansız söz."
-
[zarf]
Doğru bir biçimde
- "Yalansız konuşur."
-
[sıfat]
İçinde yalan olmayan
- YARAŞMAK
-
-
[nsz]
Yakışmak, uymak
- "Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır." (Sermet Muhtar Alus)
-
Yatkın olmak
- "Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[nsz]
Yakışmak, uymak
- YILGINCA
-
-
Yılgın bir biçimde
-
Yılgın bir biçimde
- YÜRÜTMEK
-
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
-
Gerektiği gibi yapmak, uygulamak
- "İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar."
-
Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak
-
[nsz]
Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek
- "Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek."
-
İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
- "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." (Haldun Taner)
-
Habersiz olarak almak, çalmak
- "Bizim kalemi yürütmüşler."
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
- YÜZBEYÜZ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Yüz yüze
-
[zarf]
Yüz yüze
- YÜZDELİK
-
-
[isim]
Yüzde
-
[isim]
Yüzde
- YANKISIZ
-
-
[sıfat]
Yankısı olmayan
- "Binlerce insana değil, sinir bozucu yankısız bir boşluğa konuşuyordu." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Yankısı olmayan
- YAZIHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro
- "Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor." (Refik Halit Karay)
-
Yazı masası
- "Ufak bir odaydı burası, köhne iki maroken koltuk, birkaç tahta iskemle, iki ucuz yazıhane ile döşenmişti." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro
- YETİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- YAMATMAK
-
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
- YEDİEMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse
-
[isim]
Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse
- YIKILMAK
-
-
[nsz]
Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
-
Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek
- "Duvar yıkıldı."
-
Devrilmek, yığılmak
- "... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak
-
Yok olmak, mahvolmak
-
[-e]
Yüklenmek
- "Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
- YAVAŞLIK
-
-
[isim]
Yavaş olma durumu
-
[isim]
Yavaş olma durumu