Başında pe olan 5 harfli 33 kelime var. Pe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde pe olan kelimeler listesine ya da sonu pe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında pe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PERKİ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Tatlı su levreği (Perca fluviatilis)

PEKİN
...
PETEK

  1. [isim] Arıların yumurtalarını bırakmak ve bal depo etmek için yaptığı, düzgün altıgen ağızlı bal mumu yuvacıklar topluluğu
  2. Bu yuvacıklar topluluğunun bal olmayanı
  3. Isıtma tesisatında ısı dağıtımını, içinden sıcak su geçerek sağlayan dilim, radyatör
    • "Kalorifer peteği."
  4. Minarelerde külah ile şerefe arasındaki bölüm
  5. Balçıktan yapılan ve dikine duran sandık biçimindeki tahıl ambarı
  6. Arı kovanı

PEYDA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Belli, açık, peydah
    • "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)

PERMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yazılı izin belgesi
  2. Kişilere özellikle dış ticaret için devletçe verilen izin
  3. Tren yolculuklarında kullanılan paso

PERUK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Takma saç, peruka

PERON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Otobüs terminallerinde aracın yanaştığı, yolcuların inip binmesine yarayan bölüm
  2. Tren, tramvay, metro istasyonlarında yol boyunca uzanan, inilip binilen özel bölüm
    • "Peronla yolcu vagonlarını ayıran parmaklığın otomatik demiri kapanıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

PEŞİN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
  2. Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
    • "O peşin parayla çalışıyor."
  3. [zarf] Daha önce, önceden
    • "Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler." (Osman Cemal Kaygılı)

PERDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
    • "Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Tiyatro topluluğu 'Kaos' adlı oyunla perdelerini ilk kez açmıştı." (Ahmet Cemal)
  2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
    • "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."
  3. İki yeri birbirinden ayıran bölme
    • "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Seste pes perde
    • "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı." (Ahmet Mithat)
  5. Doğruyu görmeye engel olan şey
    • "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."
  6. Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
  7. Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
  8. Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
  9. Katarakt
    • "Gözlerine perde inmiş."
  10. Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
    • "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti." (Memduh Şevket Esendal)

PESEK

  1. [isim] Diş kiri, diş pası

PENSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
  2. Birçok meslek dalında çeşitli nesneleri sıkmak, germek, kıvırmak, tutmak vb. işler için kullanılan değişik biçimlerde el aleti, pens

PENÇE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
    • "Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Aslan bir pençe atarak soysuz köpeğin kemiklerini kırmış." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Karaborsa davalarında ise bunların nüfuzları sıfırdan aşağıdır çünkü bu hususta birçoğu Millî Korunmanın pençesine düşmeye namzettir." (Halide Edip Adıvar)
  2. Ayakkabının tabanındaki kösele
    • "Bilirim atarsın bana pençeni / Nefsine kahretmek istedikçe sen." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  3. Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç
    • "Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. El
    • "Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı." (Aka Gündüz)

PENİS

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Erkeklik organı

PENYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dokumacılıkta özel araçla apresi yapılmış bir tür ince kumaş
  2. Bu kumaştan yapılmış üst giysisi

PENGÖ

Kelime Kökeni : Macarca

  1. [isim] İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar kullanılan Macar para birimi

PERVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çekinme, sakınma, korku
    • "Islanmışın yağmurdan pervası mı olur?" (Rıfat Ilgaz)

PESÜS

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İçinde yağ yakılan toprak kandil

PERMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Saçların uzun süre dalgalı kalmasını sağlamak için uygulanan işlem, permanant

PEYKE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle eski iş yerlerinde ve evlerde bulunan, duvara bitişik alçak, tahta sedir, kerevet
    • "Tıpkı köyünde bir kahvenin peykesi üstüne oturur gibi oturuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PEŞLİ

  1. Peş (II) eklenerek genişletilmiş (giysi)
    • "Hacı Kalfa, bugün arkasına dört peşli bir eski zaman entarisi giymiş..." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü